Suriye’den Çekilen Rusya'nın Silah Hegemonyası Çatırdıyor


Rusya’nın Şubat 2022’den bu yana Ukrayna’nın doğusundaki operasyonlarını genişletmesi, Moskova için uluslararası arenada bir dönüm noktası oldu. ABD, Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere’nin Rusya’ya karşı savaşında Ukrayna’ya geniş destek sağlaması da Moskova’yı dış politikasına yönelik birçok hayati konuda etkileyen bir yıpratma savaşına sürükledi.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya, dünya düzenini yeniden şekillendirebilecek ve geleneksel rolünü yeniden kazanabilecek büyük bir güç haline gelmek için çok fazla askeri, siyasi ve ekonomik çaba harcamıştı. Ancak son yıllarda uluslararası arenada ve Orta Doğu’da yaşanan pek çok olay, Rusya’nın gücünde keskin bir gerileme yaşandığını gösterdi.
Rus askerlerinin Suriye’deki askeri üslerinden çekilmesi, bu gerilemeyi vurgulayan son olay oldu.
Fakat öncesinde Kuzey Kore’den binlerce askerin Ukrayna cephesinde savaşmak üzere Moskova’ya transfer edilmesi, Ukrayna kuvvetlerinin silahlı insansız hava aracı (SİHA) alanında kaydettiği büyük ilerlemeye karşın askeri denge oluşturmak amacıyla İran’dan SİHA’lar ithal edilmesi ve isyandan sonra Wagner’in Afrika’daki kuvvetlerini “Afrika Kolordusu” olarak yeniden yapılandırması, Rusya’nın uluslararası arenadaki güç kaybının habercisiydi. Ve nihayetinde bu gerileme silah ihracatını ve ticaretini de vurdu.
Küresel silah ticaretinde en önde olan ülkeler hangileri?
Silah ticareti, silahlı çatışmalara maruz kalan ülkeler ve bölgelerin istikrarını önemli ölçüde etkilediği için siyasi ve insani düzeylerde en tartışmalı konulardan biridir.
Küresel silah ticaretini izleme ve analiz etme konusunda uzman olan Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre birbirine rakip büyük ülkelerin Afrika’ya toplam silah satışı son 10 yılda (2013-2023) 30,493 milyar dolara ulaştı.
Afrika’daki silah pazarına hakim olan başlıca ülkeler arasında Rusya, Fransa, ABD, Çin, Almanya, İtalya, İspanya, Türkiye, İngiltere, İsrail, Hindistan ve Kanada yer alıyor.
Rusya, Afrika’ya en çok silah ihraç eden ülkeler listesinde ilk sırada yer alıyor.
Moskova’nın yaklaşık 10,92 milyar dolara ulaşan satışı, söz konusu dönemde diğer büyük ülkeler tarafından gerçekleştirilen toplam silah satışının yüzde 35,4’üne tekabül ediyor. Bu durum, Rusya’nın Afrika kıtasında, özellikle de Sahel ve Sahra bölgesi gibi silahlı çatışmalara sahne olan bölgelerde “askeri varlığını güçlendirmeye odaklanan politikası” da dahil olmak üzere çeşitli faktörlerden kaynaklanıyor. Rusya ayrıca bir dizi Afrika ülkesiyle stratejik ilişkiler kurarak, kıtadaki silah pazarını genişletmeye çalışıyor.
Listenin ikinci sırasında ise 5,37 milyar dolarlık satışla, toplam satışların yüzde 17,6’sını gerçekleştiren Fransa yer alıyor. Birçok Afrika ülkesinde eski bir sömürge gücü olan Fransa, eski sömürgeleriyle güçlü bağlarını sürdürüyor. Bu da silah satışlarına katkıda bulunuyor.
ABD de 4,74 milyar dolarlık satışla bu listede üçüncü sırada yer alıyor ve bu rakam toplam satışların yüzde 15,5’ini oluşturuyor. ABD silah satışı konusunda, özellikle terörle mücadele ve bölgesel güvenlik alanlarında birçok Afrika ülkesiyle olan askeri ilişkilerinden faydalanıyor.
Afrika ülkeleriyle güçlü ekonomik bağları olan Çin listede dördüncü sırada yer alırken, satışları da 3,08 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu da toplam silah satışlarının yüzde 10,1’ne tekabül ediyor. Bu durum, Çin’in Afrika kıtasındaki ekonomik ve siyasi etkisini, “yatırımlar ve askeri yardımlar yoluyla” güçlendirme stratejisinin bir parçası.
Almanya da toplam satışların yaklaşık yüzde 9,9’una denk gelen 3 milyar dolarlık tahmini bir satışla söz konusu listede beşinci sırada yer alıyor. Listede ilk beşte yer alması, Almanya’nın özellikle eğitim ve askeri teknoloji alanlarında, Afrika ülkeleriyle güvenlik işbirliğini geliştirmeye yönelik artan ilgisini yansıtıyor.
İtalya, 1,99 milyar dolar olarak tahmin edilen satışla altıncı sırada yer alıyor ve bu oran toplam satışların yüzde 6,5’ini oluşturuyor.
Türkiye, İsrail, İngiltere ve İspanya gibi diğer ülkelerin satışları 400 milyon doları ve oransal olarak yüzde 1,2’yi aşmıyor.
Kanada ve Hindistan ise, her biri 100 milyon doların altında satışla listenin en altında yer alıyor.
Aşağıdaki tablo, listede ilk 10’da yer alan silah ihracatçısı ülkelerin Afrika ülkelerine yaptıkları satışların hacmi ve yüzdesini gösteriyor.

Öte yandan, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) üye ülkeler, Afrika ile silah ticaretinde en önde gelen aktörler arasında yer alıyor ve satışları Afrika pazarını domine ediyor.
ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Türkiye, İspanya ve Kanada’yı kapsayan NATO ülkelerinden yapılan silah satışlarının toplam değeri son 10 yılda 16,172 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, Afrika kıtasına yapılan toplam silah satışlarının yüzde 53,4’üne denk geliyor. NATO ülkelerinin Afrika silah pazarındaki bu önemli varlığı, onları özellikle doğu kampına (Rusya ve Çin) karşı askeri bir blok olarak diğer birçok aktörden üstün kılıyor.
NATO, 2005 yılından bu yana Afrika Birliği’ne (AfB) güvenlik ve askeri lojistik hizmetlerinin yanı sıra orduların ve silahlı kuvvetlerin etkinliğini arttırmaya yönelik eğitim programları sağlayarak destek veriyor. Bu işbirliği, operasyonel kabiliyetleri arttırmayı ve kıtadaki güvenlik sorunlarını ele almayı amaçlayan daha yapılandırılmış çerçevelere doğru evriliyor.
NATO’nun yeni stratejik konsepti, kıta içindeki çatışmaların daha geniş jeopolitik istikrarsızlığa yol açabileceğini kabul ederek, küresel güvenliğin bir bileşeni olarak Afrika’daki istikrarın önemini vurguluyor. Bu bağlamda NATO, Orta Doğu ve Afrika’daki çatışmaları, ittifaka üye devletler için doğrudan bir tehdit olarak görüyor.
Aşağıdaki tablo NATO ülkelerinin Çin, Rusya ve diğer ülkelere kıyasla yaptıkları silah ihracat oranlarını gösteriyor.

NATO ittifakına rağmen, üye ülkelerin jeopolitik ve küresel değişimlerle nasıl başa çıkılacağı konusundaki görüşlerinde önemli farklılıklar bulunuyor. Her NATO ülkesi, özellikle “güney ülkeleriyle” olan ilişkiler olmak üzere, birçok durumda kendi vizyonu ve çıkarlarını, ittifakın kolektif vizyonunun önüne koyuyor. Aralarındaki bu farklılık, her NATO üyesinin nüfuzunu genişletmeye çalıştığı hayati alanlardan biri olan Libya’da açıkça ortaya çıktı.
Libya’da gerekli “katılım ve müdahale düzeyi” konusunda üyeler arasında ortaya çıkan anlaşmazlık nedeniyle ülke, Türkiye, Fransa ve İtalya arasında bir gerilim ve kargaşa sahasına dönüştü. Bu ülkelerin çıkarları NATO’nun öncelikleriyle çelişecek şekilde farklılaştı. Bu durum da NATO’yu Afrika meseleleriyle ilgilenirken üyelerine birleşik bir vizyon sağlama konusunda etkisiz hale getirdi.
Birleşik bir vizyon yerine her ülke, ittifak çerçevesi dışında hayati çıkarlarını korumak için kendi denklemleri ve bağımsız vizyonunu dayatmaya çalıştı.
Rusya’nın düşüşü ve güç mücadelesi
Rusya zirveden düşüyor ve Ukrayna savaşı nedeniyle silah ihracatı azalıyor. Bu da diğer güçlerin yükselişine zemin hazırlıyor.
Son 10 yılda (2013-2023 yılları arasında) Afrika kıtasına en büyük altı silah ihracatçısının yıllık silah satış hacmi incelendiğinde, Rusya’nın özellikle 2015-2020 yılları arasında Afrika ülkelerine tartışmasız en büyük silah ihracatçısı olduğu ve küresel pazardaki tüm rakiplerini geride bıraktığı açıkça görülüyor. Ancak Şubat 2022’de, Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda çatışmaya başlamasıyla birlikte Rus silah satışlarında keskin ve önemli bir düşüş yaşandı. Bu düşüş, Ukrayna savaşının, Rusya’nın Afrika’ya silah tedarik etme kabiliyeti üzerindeki olumsuz etkisini yansıttı.
Moskova, Afrika kıtasına yönelik silah ihracatına odaklanmak yerine, üretim çabalarını Ukrayna’daki savaşı desteklemeye yönlendirerek, savunma önceliklerini yeniden düzenlemek zorunda kaldı. Buna rağmen Rusya, yeni haliyle “Afrika Kolordusu” rolünü temsil eden paramiliter şirketi Wagner aracılığıyla güvenlik ve askeri hizmetler sağlayarak, Afrika’daki varlığını sürdürdü.

Diğer taraftan, Cezayir 5,6 milyar dolar ile Rus silahlarını alan Afrika ülkelerinin başında yer alıyor.
Mısır ise İsrail ile Camp David Antlaşması’nı imzaladıktan sonra ABD silahlarına güvenmeye başlamasına rağmen, 3,5 milyar dolarla Rus silahlarının en büyük ithalatçıları arasında ikinci sırada bulunuyor.
Söz konusu listede üçüncü sırada ise eskiden Sovyetler Birliği ile yakın ilişkileri olan Angola yer alıyor. Angola’nın son 10 yıl boyunca Rusya’dan yaptığı silah alımlarının hacmi yaklaşık 505 milyon doları buldu.
Rusya, Afrika ülkelerinin çoğuna silah ihraç etmek isterken, özellikle de Sudan ve Orta Afrika gibi Batı’nın yaptırımlarına maruz kalan ülkelerin yanı sıra, son iki yılda Fransa’nın çekilmesine ve Batı’nın gerilemesine tanık olan Afrika Sahel ülkeleri gibi hayati kaynaklara sahip ülkelere odaklanıyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), 2127 (2013) ve 2648 (2022) sayılı kararlarıyla, Orta Afrika’da paramiliter Rus şirket Wagner ile işbirliği yapan bir dizi kuruluşa yaptırım uyguladığı biliniyor. Bu kapsamlı vizyon, Ukrayna savaşından etkilenen Rusya’nın, Afrika’daki kabiliyetlerinin azaldığına dair bir işaret olarak kabul edilebilir. Ortaya çıkan bu durum, Rusya’nın önümüzdeki 10 yıl içinde uluslararası arena ve Afrika’da rekabet edebilme, nüfuzunu genişletebilme ve geçmiş kazanımlarını koruyabilme kabiliyetine ilişkin soru işaretleri yaratıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.