Sömürge Mirası Gölgesinde Fransa-Cezayir Gerilimi

Prof. Dr. Ahmet Uysal, Fransa ve Cezayir arasındaki tarihi ve diplomatik gerginlikleri Fokus+ için kaleme aldı.
Ahmet Uysal
Sömürge Mirası Gölgesinde Fransa-Cezayir Gerilimi
24 Ocak 2025

2024 yılı Fransa ile Cezayir arasında ciddi gerginliğe şahit olmuştu. Yeni yılda ilişkilerin sakinleşmesi beklenirken, iki ülke arasında “diplomatik çene dalaşı” yeni bir düzeye ulaştı. Sorunun özünde Fransa’nın eski sömürgeci dönemden kalma yaklaşımını sürdürmesi ve ülkede radikal sağın artan etkisiyle İslamofobi ve Arap karşıtlığında yatmaktadır. Macron hükümeti, aşırı sağ ile mücadele etmek yerine onlara boyun eğerek Müslümanlara baskıyı da artırmaktadır. Bu politikalar ülkede en büyük Müslüman çoğunluğu oluşturan Cezayir kökenliler ve Cezayir’i rahatsız etmektedir. 

Cezayir ile Fransa arasındaki gerginliğin en önemli nedeni sömürge mirasıdır. 132 yıllık Fransız hegemonyası döneminde Cezayir, en kötü sömürge tecrübelerinden birini yaşarken Cezayirliler topraklarından edildiği gibi soykırıma ve kültürel baskılara da maruz kalmışlardır. Cezayir halkı çok kez bağımsızlık için isyan ettiyse de çok şiddetli şekilde bastırılmışlardır. Milli marşında eski sömürgecisini eleştiren tek ülke Cezayir’dir:  

“Ey Fransa, artık azarlama dönemi geçti... hesap günü geldi.”  

Bugün Cezayir halkı ve hükümeti, sömürge döneminde öldürülen 1 milyondan fazla şehidine soykırım yapıldığının itiraf edildikten sonra, özür dilenmesini ve tazminat ödenmesini beklemektedir.  

Cezayir ve Fransa arasında “sömürge dönemi” anlaşmazlığı 

İki ülke arasında sömürge döneminin nasıl anılacağı konusunda ihtilaf bulunuyor. Fransa bu dönemi neredeyse Cezayir halkına bir iyilik gibi göstermeye çalışmakta. Sömürge biterken Fransa, Cezayir’in toplumsal hafızası olan arşivini bile ülkesine götürmüştür. Cezayir halkı ise o tarihi sömürge dönemi olarak gördüğü gibi yapılan zulümlerin itiraf edilmesini de istemektedir. Bu konuda Cezayirli yetkililerin talepleri Fransız medyası ve siyasileri rahatsız etmekte ve içişlerine müdahale ve tahrik olarak yorumlamaktadır. Fransa’da radikal sağın etkisi bu konuda ilerleme ve uzlaşma ihtimalini çok azaltmaktadır.  

Fransa geçmişte yaşananların felaket olduğunu kısmen itiraf etse de soykırımı resmen itiraf etmediği gibi özür ve tazminat konusunda adım atmak istemiyor. 2019 Hirak gösterilerinden sonra başa gelen Tebbun hükümeti halkın taleplerine daha da yaklaşmış, Ukrayna Savaşı’ndan sonra Avrupa’ya gaz tedarikinden dolayı elinin güçlenmesiyle Fransa’ya karşı daha iddialı/güçlü tavır takınmaya geçmiştir. Bu durum Sahra Altı Afrika ülkelerinde Fransa’nın gerilemesiyle de yakında ilgilidir.  

Diğer taraftan, iki ülke arasında ekonomik ilişkiler oldukça güçlü devam ederken Cezayir'in özellikle Çin, Türkiye ve Rusya ile ekonomik ilişkilerini çeşitlendirmeye çalışması Fransa’yı rahatsız etmektedir.  

Sömürge döneminde çok ciddi Cezayirli nüfus, Fransa’ya göç etmiştir ve bugün sayıları 4-5 milyon civarında tahmin edilen bu insanların entegrasyon sorunları devam etmektedir. Bu insanların büyük bir kısmı sosyal ve ekonomik zorluklarla karşılaşılmaktadır. Cezayirliler hem Arap hem de Müslüman oldukları için dışlanmaktadır. Almanya’da yabancı denince Türkler, Fransa’da ise Cezayirliler akla gelmektedir ve göç, entegrasyon ve ırkçılık konularında ciddi tartışmalar yaşanmaktadır.  

Radikal sağın yükselişi ve entegrasyon sorunları  

Fransa’da radikal sağın yükselişi, Cezayir kökenliler dahil Müslümanların entegrasyonunu çok zorlaştırmaktadır. Fransa ayrıca “Fransız İslamı” projesiyle Müslümanlar üzerinde ilave baskı oluşturmaktadır. Fransa devleti birçok dini grubun ortaöğretim okullarını finanse ederken, Müslüman liselere böyle bir finansman sağlamayarak ayrımcılık yapmaktadır. Cezayirlilerin şikayetleri Cezayir hükümetine de yansıyarak soğukluk oluşturmaktadır.  

Fransa’nın Sahra Afrikası’ndaki (Sahil) faaliyetleri Cezayir’i kaygılandırmaktadır. Hem Libya’ya ilgisi hem de Fas’a daha yakın durması yanında özellikle İsrail’e açık desteği de Cezayir’i rahatsız etmektedir. Cezayir'in Filistin davasına desteği ve başka ülkelere müdahale konuşundaki hassasiyeti, Fransa'nın Afrika'daki müdahaleleriyle ters düşmektedir. Fransa her gerginlikten sonra Cezayirlilere yönelik vize kısıtlamasına giderek bir tür şantaj yapmaktadır. 2024 yazında Fransa’nın Batı Sahra’da Fas’ı desteklemesi yüzünden ilişkiler tekrar gerilmiş ve Cumhurbaşkanı Tebbun Fransa’ya ziyaretini iptal etmiştir. 2024 Aralık ayında Cezayir, bir Fransız diplomatı Cezayir’e karşı hasmane (casusluk) faaliyetlerle suçlayarak sınır dışı edince gerginlik zirve yapmıştır.  

2025 başında ise Fransa’nın Cezayir kökenli influencerları tutuklaması ve bazılarını Cezayir’e iade etmek istemesi yüzünden kriz çıktı. Fransa, şiddete çağrı yaptıkları iddiasıyla tutuklanan Bouallam Nouman’ı Cezayir’e iade etmek istedi. İşlemin usulsüz yapıldığı gerekçesiyle Cezayir iadeyi kabul etmeyince, Fransız medyası ve siyasileri tarafından Cezayir’e karşı ciddi eleştiriler yükseldi. Cezayir Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada gerginlik ve aşağılama iddialarını reddetti. Sonuç olarak, Fransa’nın eski sömürgesinde hala etkili olmakla beraber “artık azarlama döneminin bittiği”, daha bağımsız ve hayır diyebilen bir Cezayir’e alışması gerektiği görülüyor.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.