Silahlar ve Güller: Sudan İç Savaşı

Doç. Dr. Volkan İpek, Sudan’da yaşanan son gelişmeleri ve iç savaşı Fokus+ için kaleme aldı.
Volkan İpek
Silahlar ve Güller: Sudan İç Savaşı

25.03.2025 - 15:43  |  Son Güncellenme:25.03.2025 - 16:27

Türkiye’nin en kozmopolit kenti olan İstanbul 2025 yılının haziran ayında gelmiş geçmiş en büyük hard rock gruplarından biri sayılan Guns N’Roses’ı ağırlamaya hazırlanıyor. 1985 yılında Los Angeles’ta kurulan grup 1993 yılında İstanbul’daki ilk stadyum konserini vermiş; grubun solisti Axl Rose mikrofonunu sahanın ortasındaki kontrol kulesine fırlatmıştı. Slash’in solo olarak çaldığı Imagine parçasının hala kulaklarımda yankılandığı konseri ertesi gün sınıfta anlatırken- o zamanlar ortaokul birinci sınıftaydım- sınıf arkadaşım Bülent’in “Ne var yani, ben de Eylül’deki Michael Jackson konserine gideceğim” demesini asla unutamam. İlk kez 1990 yılında dinlediğim Guns N’Roses’ı o tarihten üç yıl sonra canlı olarak izleyebilmenin mutluluğunu içimde yaşasam da Bülent’in Michael Jackson konserine gidişini de kıskandığımı hatırlıyorum. Ne günlerdi…

Guns N’Roses’dan Civil War

Sweet child of mine, Knocking on heaven’s door, Paradise City, November Rain, Welcome to the Jungle, Chinese Democracy gibi kült parçaları bulunan (umarım hepsini 2 Haziran 2025 tarihinde çalarlar) Guns N’ Roses’ın aslında bunlar kadar kült olmasa da bilinen başka bir parçası da Civil War (İç Savaş)’dur. İlk kez 1990 yılında çalınan parçada Axl Rose Marksist bir tonda iç savaşın zengini daha zengin, fakiri ise daha fakir yaptığını söyler ve parçanın sonunda iç savaşın neden çıkmak zorunda olduğunu sorar. Parçaya göre “Zengini besleyen fakiri gömen” iç savaş, güç açlığını bir türlü gideremeyenler dışında kimseye yıkımdan başka bir şey getirmemektedir.

Guns N’ Roses’ın İç Savaş parçasını piyasaya çıkardığı 1990 yılında Sri Lanka devleti ile Tamil Kaplanları, Ruanda devleti ile Ruanda Yurtsever Cephesi, Filipinler devleti ile ayrılıkçı Mindanao Cumhuriyeti savaşçıları, Moldova devleti ile Transnistria ayrılıkçıları ve Mali devleti ile Tuareg milisleri arasında beş büyük iç savaş yaşanıyordu. Aslında kimse bu savaşların biteceğine de inanmıyordu. Öyle ki, örneğin 1991 yılında çıkan Sierra Leone İç Savaşı on yıl sürdü. Bugün Sierra Leone nüfusunun dörtte biri o savaştan izler taşımaktadır. 1989 yılında Liberya’da başlayan iç savaşın bir yansıması olan Sierra Leone iç savaşı Axl Rose’un parçasında dediği gibi değildi. İç savaş ülkedeki zenginleri de fakirlerin yanına gömdü. 100.000 kişini hayatını kaybettiği iç savaşta 2,4 milyon kişi de yer değiştirmek zorunda kaldı.  

Dünyada yaşanan iç savaşlar

Sierra Leone İç Savaşı Afrika’daki iç savaşlardan sadece bir tanesiydi. 1956’dan 2025’e kadar olan dönemde Cezayir’de (1992-1998), Angola’da (1989-2001), Burundi’de (1993-2002), Çad’da (1982-1990) Kongo’da (1997-1998), Demokratik Kongo’da (1997-2000), Fildişi Sahili’nde (2002-2007 ve 2010-2012), Etiyopya’da (1962-1991), Gine Bissau’da (1998-2000), Liberya’da (1989-2003), Mozambik’te(1989-1992), Ruanda’da (1990-1994), Somali’de(1991-2006), Uganda’da (1981-1986 ve 1987-2004), Nijerya’da (1967-1970) ve Cibuti’de (1991-1994) arasında iç savaşlar yaşandı. Tüm iç savaşlar sonunda toplam 12 milyona yakın kişi hayatını kaybetti. 2000’li yılları ortalarına doğru tam herkes Afrika’daki iç savaşların bittiğini düşünürken 2011’deki Libya’da başlayan iç savaşa 2012’de Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki iç savaş ve en sonunda da 2023 yılında Sudan’da başlayan iç savaş eklendi.  

Sudan bağımsız olduğu 1956 yılından günümüze kadar çok sorun yaşadı. Ülke 1958, 1969, 1985,1989, 2019 ve 2021 yıllarında altı başarılı askeri darbe; 1969, 1970, 1973, 1981, 1984, 1990, 1991, 1992, 1996, 2004, 2007 ve 2012’de toplam 17 engellenmiş darbe girişimi; 1959, 1966, 1970, 1971, 1975, 1976, 1977, 1985, 1990, 2008 ve 2021’de toplam 12 başarısız darbe girişimi yaşadı. 1956 yılından 2025 yılına kadar olan 69 yıllık bağımsızlık döneminde genel toplamda 35 ayrı askeri darbe hikayesi bulunan Sudan, küresel güney ülkeleri arasında bu konuda lider durumda olabilir. Neredeyse her iki yıla bir darbe girişimi sığdıran Sudan, 1955-1972 ve 1983-2005 arasında çıkan iki iç savaş da yaşadı. Ülkenin post-kolonyal siyaseti öyle kaynıyor ki 35 darbe girişimine, iki iç savaşa bir de ülkenin batısında bulunan Darfur bölgesine 2003 yılından beri girişilen soykırım harekâtı da eklenmiş durumda. Bunlar yetmezmiş gibi 2011 yılında ülke ikiye ayrıldı ve dünyanın en genç ülkesi olarak bilinen Güney Sudan ortaya çıktı.  

Geçmişten günümüze Sudan bu noktaya nasıl geldi?

Sudan’daki 2023 yılında başlayan iç savaşı anlamak için ülkedeki bazı mekanizmaları iyi bilmek gerekiyor. Mısır’a antik dönemlerden beri çok bağımlı olan Sudan’da Mısır’ın askeri rejimi de model alındı. Faruk’un başında olduğu Mısır monarşisine 1952 yılındaki Mısır Devrimi’yle son veren yarı Sudanlı Mohammed Naguib ile Cemal Abdül Nasır, Sudan’daki İngiliz yönetiminin sonunun Mısır’ın Sudan üzerindeki haklarından vazgeçmesiyle geleceğini düşünmüşlerdi.  İngilizlerin Mısır’a yeni bir tehdit oluşturmasını önlemek için Nasır ve Naguib Mısır’ın Sudan üzerindeki toprak taleplerini daha sonra geri çekti. Böylece aslında Mısır’ın Sudan üzerinde talep ettiği haklara karşı direniş başlatan ve bunun için İngilizlerin desteğini bile alan Mahdi Abdal Rahman’ın rahatlaması sağlandı. Sudan, Mısır’ın toprak talepleri geri çekilince bağımsızlık yolunda büyük bir adım attı ve rejim olarak Mısır’dan öyle etkilenmişti ki ülkede güçlü bir ordu sistemi kuruldu. Bu sistem içinde 1989 yılındaki darbeyle göreve gelen Ömer el Beşir ülkede bir Araplaşma ve İslamlaşma hareketi başlattı ve batıdaki Darfur bölgesi ile güneye bu iki ideolojiyi zorla kabul ettirmeye çalıştı. Darfur bölgesi halkı batıdan Çad’ın da müdahaleleriyle sıkıştığı için herhangi bir başarılı mücadele gösteremedi ancak güneydeki halk özellikle Uganda’nın da desteğiyle 2011 yılında Müslüman ve Arap Kuzey Sudan’dan ayrılarak kendini Afrikalı ve Hristiyan olarak kabul ettirdi. Darfur’da ve güneyde büyük baskılar yapan Ömer el Beşir çatışmaların maliyetini karşılamak için 2019 yılında ülkedeki ürünlerin fiyatını bir anda üç katına yükseltince enflasyon %73’e fırladı ve Arap Baharı’ndan da etkilenen halk El Beşir’e karşı ayaklandı. Otuz yıl boyunca cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan El Beşir görevden ayrılmayı kabul etmeyince Sudan Silahlı Kuvvetleri kendisini tutukladı ve ülkede üç aylık olağanüstü durum ilan edildi. Olağanüstü duruma karşı çıkan halkla ordu arasındaki çatışmalarda yüz kişi ölünce Afrika Birliği Sudan’ı üyelikten çıkardı. Protestolar yeni bir anayasanın hazırlamasıyla son buldu. Bu yeni anayasada sivilleşme de ön plandaydı.

Beşir sonrası Sudan’da yeni anayasala birlikte bir Sudan Egemenlik Konseyi öngörüldü. Buna göre ülkeyi Konsey Başkanı olarak devlet başkanı, Sudan Adalet Bakanı olarak yasama başkanı ve bir Başbakan’dan oluşan triumvira yönetecekti. Başbakan seçilen Abdullah Hamdok bir ekonomistti ve ilk iş olarak IMF ile anlaşmaya giderek ülkedeki açlık ve kriz için çözüm bulmaya çalıştı. 2020 yılında laikliğin ilan edildiği Sudan’da Egemenlik Konsey’ini 14 sivil bakanla dolduran Hamdok’un bakanlarından biri kadın biri de Hristiyan’dı. Hamdok’un bu kadar çok sivilleşmesini kaldıramayan ordu 21 Eylül 2021 yılında başarısız bir darbe girişimi gerçekleştirse de bir ay sonra General Abdel Fattah El Burhan Abdullah Hamdok’un de içinde bulunduğu tüm Sudan Egemenlik Konseyi’ni deviren bir darbe yaptı. Burhan’a göre ülke Hamdok tarafından sivillerin güvenlik güçleri üzerine kışkırtıldığı yeni bir iç savaşa gidiyordu ve buna izin verilemezdi. Bu darbeden sonra içteki ve dıştaki baskılar nedeniyle 21 Kasım 2021 tarihinde Burhan tarafından yeniden başbakanlığa atanan Hamdok halkın askeri yönetime karşı tepkilerinin şiddetli sokak gösterilen dönüşmesi sonucu daha fazla karışıklık çıkmaması adına 2 Ocak 2022 tarihinde istifa etti. Tüm yönetim Burhan’a kaldı ve uzun zamandır yönetimde yer almak isteyen Darfur’daki soykırımın başındaki General Hamdan Dagalo yeni yönetimde yer alamayınca çok kızdı. Halbuki Ömer El Beşir’e yapılan darbede Burhan’la birlikte çalışmışlardı.  

İç savaşın izleri

10 Nisan 2023 tarihinde Burhan yeni bir anayasa hazırlamaya başladığını ve bu yeni anayasada sivilleşmenin de yer alacağını belirtti. 3 yıl içinde seçimlerin yapılacağını açıklayan Burhan’a göre ordu da artık o güçlü ve bağımsız konumundan çıkacak ve sivil hükümete bağlanacaktı. Burhan’ın bu açıklaması Dagalo’yu çok kızdırdı. Dagalo’ya göre Sudan her zaman askeri bir ülkeydi ve öyle de kalması gerekiyordu çünkü tıpkı Mısır’daki gibi Sudan’da da ülkeyi her zaman asker yönetmişti. Burhan’ın açıklamalarını kabul etmeyen Dagalo, sivilleşmeden sonra iyice silinip gidebilirdi. Bu nedenle Burhan’a meydan okudu ve Darfur’daki soykırımda kontrol ettiği Janjaweedlerin adını değiştirerek kendine yakın olan askerleri ve halkı, Hızlı Destek Kuvvetleri adı altında topladı. Burhan da Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin başına geçti ve iki cephe birbiriyle savaşmaya başladı. 2 yıllık zaman diliminde ülke resmen ikiye bölündü; 170 bin kişi hayatını kaybetti, toplan nüfusun beşte biri evini terk etmek zorunda kaldı, Etiyopya’yı kasıp kavuran ve Afrika’nın en büyük açlığı olan 1980 açlık krizinden daha büyüğü ortaya çıktı (Birleşmiş Milletler 20 yıl sonra bir ülkede açlık ilan etti ve 3 milyon kişinin açlıktan ölebileceğini vurguladı), 257 kasaba ve köy harabeye döndü.  Sudan’daki iç savaş aynı zamanda tam bir jeopolitika karnavalı gibiydi.  Sudan’da yatırım yapmak isteyen ama Burhan tarafından sürekli reddedilen Birleşik Arap Emirlikleri Dagalo’yu desteklemeye başladı. Bu desteğin arkasında Dagalo’nun Hızlı Destek Kuvvetleri askerlerini Yemen’deki İran destekli Husiler’e karşı savaşmaları için Birleşik Arap Emirlikleri askerlerinin yanında göndermesi yatıyordu. Aynı zamanda Dagalo ülkede büyük bir turizm ağı kurmuştu ve bu ağın içinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin de ciddi otel yatırımları yer alıyordu. Sudan’da pek çok çiftliği olan Arap Emirlikli iş insanları da Burhan’a karşı Dagalo’ya destek verdiler.  Emirlikler’in verdiği destek o kadar yüksek düzeye çıktı ki Dagalo iç savaşta diğer Afrika ülkelerinin desteğini istemek için çıktığı yolculuklarda Emirates uçaklarını kullandı. Etiyopya başbakanı Abiy Ahmed de Dagalo’ya destek verenlerdendi çünkü onun da Burhan’la Nil Nehri’nin suları konusunda yaşadığı anlaşmazlıklar bulunuyordu. Rus Wagner de Dagalo’nun tarafını tuttu. Öte yandan, Mısır’da Cumhurbaşkanı Sisi, yakın ilişkileri olduğu Burhan’a destek verdi. Türkiye’nin kendisine sattığı bazı dronların Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne verildiği iddia edildi.  Türkiye’den Sarsılmaz Savunma Sanayi şirketi de Burhan’ın tarafına silahlar gönderdi. Katar ise Sudan Merkez Bankası’na 1 milyar dolarlık destek gönderdi. Birleşik Arap Emirlikleri ve Etiyopya ile sorunlar yaşayan İran ise Burhan’ın yanında yer aldı. İç savaşla birlikte 2016 yılından beri kesintide olan Sudan-İran ilişkileri yeniden canlandı. 2 yıllık sürede iki tarafın da birbirine net bir üstünlük sağlayamadığı iç savaşta dönüm noktası sayılabilecek bir gelişme 22 Mart 2025 tarihinde yaşandı. Burhan başkent Hartum’daki Cumhurbaşkanlığını Sarayı’nı Hamdok’un elinden almayı başardı. Çeşitli kaynaklara göre sarayı kaybeden Hamdok’un askerleri yenilgiyi kabul etmeye başladılar ve yavaş yavaş ülkeyi terk etme yoluna girdiler.

Guns N’ Roses 2 Haziran 2025 tarihindeki İstanbul konserine hazırlanıyor. O tarihe kadar şu savaş bitse ve biz tüm stadyum olarak Civil War parçasını dinlesek, hatta söylesek.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.