Sayfa yolu
Mısır’ın Ekonomik Krizi: Borçlar ve Bölgesel Etkilerin Azalması


02.07.2025 - 16:52 | Son Güncellenme:02.07.2025 - 16:54
Mısır’da zaman zaman hükümetin büyük bütçeler ayırdığı yeni bir yatırım fırsatı ya da ulusal bir proje duyuruluyor ve bunların yatırımcılara özel avantajlar ve garantili kazançlar sağlayan büyük fırsatlar olduğu ifade ediliyor.
Ancak resmi açıklamalar ve raporların tonu hızla değişiyor. Duyurulanlarla çelişen bir üslupla, bu projelerin başarısızlığı ve fırsatların azalmasından bahsedilmeye başlanıyor. Bu durum da birçok gözlemciyi Mısır’daki proje ve yatırımlara ilişkin açıklanan rakamları okurken temkinli olmaya sevk ediyor.
Ağır borçlar
Mısır Merkez Bankası, birkaç gün önce resmi bir rapor yayınlayarak, ülkenin Eylül ve Aralık 2024 tarihleri arasında 13.354 milyar dolar tutarında dış borç ve faiz ödemesi yaptığını açıkladı.
Bankanın raporuna göre, Aralık 2024 sonunda toplam dış borç 155 milyar dolara ulaştı. Bu, devletin 2024-2025 yılı genel bütçesinde açıklanan ve 53 milyar dolar olarak tahmin edilen gelirlere kıyasla çok büyük bir rakam.
Söz konusu rapor, Mısır hükümetinin de reddetmediği, ülke ekonomisinin büyük ölçüde kredilere bağımlı olduğu algısına dair önemli bir yönü ortaya koyuyor.
Mısır Başbakan Yardımcısı ve Ulaştırma Bakanı Korgeneral Kamil El-Vezir, bakanlığın karayolu ve ulaştırma sektörünü geliştirmek için 100 milyar dolar harcadığını ve önümüzdeki yıllarda diğer projeler için 100 milyar dolar daha harcayacağını açıkladı.
Kahire son 10 yılda, yol, ulaşım ve altyapı alanındaki çeşitli projeleri finanse etmek üzere yaklaşık 400 kredi anlaşması imzaladı.
Devlet yatırımları
Hükümetin yatırım sistemine yönelik en önemli eleştiri, büyük ulusal projelerin ordu ve onun ana kurumlarına yaptırılması oldu.
Bu durum, egemen ekonominin sınırsız avantajlara sahip olduğu eşitsiz bir rekabetle karşı karşıya kalan özel sektörün bocalamasına neden oluyor.
Aynı zamanda ordunun tüm vergi ve harçlardan muaf tutulması, özel sektörün zayıflamasına ya da yatırım piyasasının tamamen dışına itilmesine neden olarak, büyük zararlara maruz kalmasına yol açıyor.
Bu bağlamda Mısır hükümeti, birçok kez ordunun ekonomideki rolünü azaltma yönündeki taahhüdünü açıkladı.
Aynı zamanda Dünya Bankası, Mısır hükümeti ile arasında anlaşmaya varılan “kurtarma kredileri” paketinin yeni bir dilimini her gözden geçirdiğinde, kamu ve özel sektör arasında bir uzlaşma içeren yapısal reformlar şart koşuyor.
Bu baskılar, Mısır hükümetini Haziran 2022’de “Devlet Mülkiyeti Belgesi”ni yayınlamaya zorladı.
Söz konusu belge kapsamında, devletin çeşitli ekonomik faaliyetlerden çekilmesi, hükümetin diğer faaliyetlere yaptığı yatırımların azaltılması ve mülkiyet tabanının genişletilmesi amacıyla devlete ait varlıkların Mısır Borsası’nda satışa sunulması yoluyla özel sektörün güçlendirilmesine yönelik bir strateji açıklandı.
Ancak devlet tarafından açıklanan bu önlemler, orduyu yatırım rekabetinden uzaklaştırmayı başaramadı. Tam tersine ordu, devlet tarafından açıklanan “Devlet Mülkiyeti Belgesi”nin uygulanmasında çekilme kararı aldığı sektörlerde bir alternatif haline geldi.
Varlık satışları
Mısır hükümeti, 2014 yılından bu yana ülkeye ait varlıkların satışına yönelik bir politika izledi ve hükümet sözleşmelerine yönelik “yargısal itirazların” kabul edilmesini engelleyen yasalar çıkardı.
Bazı aktivistler daha sonra bu yasanın anayasaya uygunluğuna karşı dava açtı, ancak Anayasa Mahkemesi davayı reddederek yasanın anayasaya uygun ve geçerli olduğuna hükmetti. Bu da hükümetin kontrolsüz varlık satış sözleşmelerinin genişlemesine yol açtı.
2018’de Mısır Egemen Fonu’nun kurulması, satış hızını artırdı ve çok sayıda gayrimenkul varlığı, şirket ve hisse senedi egemen fona dahil edildi.
Bu politika, yabancı yatırımcıların Mısır’ın stratejik topraklarından geniş alanlar elde etmesiyle sonuçlandı.
Bunların başında, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) hükümetleri arasında, ülkenin kuzeyindeki “Ras el-Hikma” bölgesinde Akdeniz kıyısındaki turistik araziler ve başta Nil’in doğusunda bulunan “Toşka” kentindeki araziler olmak üzere çeşitli yerlerdeki diğer tarım arazilerinin satışına yönelik anlaşmalar yer alıyor.
İronik bir şekilde, BAE’ye ait bu topraklar Mısır topraklarında yer almalarına rağmen Mısır hükümetine yabancı para birimleriyle buğday ihraç ediliyor.
Mısır’da Körfez yatırımı
Mısır eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat tarafından 1974 yılında Arap ve Yabancı Yatırım Yasası’nın çıkarılmasının ardından, Körfez ülkelerinin petrol çıkarmaya yönelmesi, büyük servetler oluşturması ve petrol gelirlerini yatırmak için yatırım fonları ve uluslararası şirketler kurması nedeniyle Kahire, Körfez yatırımları için önemli bir yer oldu.
Ancak, birbirini takip eden hükümetler döneminde durum son zamanlarda ulaşılan en yüksek seviyelere çıkmadı.
Körfez hükümetleri tarafından Mısır’a sağlanan krediler ve Merkez Bankası mevduatlarına ek olarak, 2013’ten sonra Mısır’ın aldığı Körfez yardımının 50 milyar dolardan fazla olduğu biliniyor.
Ancak bu yaklaşım daha sonra koşulsuz yardımdan kilit sektörlere yatırımlara doğru değişti. Gerçekten de Mısır’daki Körfez yatırımları en yüksek seviyelerine ulaştı.
Tarım arazisi sahibi olmaktan, daha önce yabancı yatırıma kapalı olan bölgelerde konut ve turizm köyleri kurmaya, liman, altyapı, ulaşım ve yol, sağlık sektörü, tarım ve ağır sanayi yatırımlarına kadar “emlak yatırımları” Körfez yatırımları için en önemli öncelik haline geldi.
Mısır hükümeti, Körfez’den aldığı kredilerle yetinmeyip Avrupa, Çin, Güney Kore ve Japonya’dan da borçlanmaya başladı.
Bölgesel pusula değişti
Son dönemde, Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından İsrail-Körfez normalleşme projelerinin sekteye uğraması, İran’ın Lübnan ve Suriye’deki tehditlerinin etkisinin azalması ve Suriye devriminin zaferi gibi bölgesel değişimlerin yanı sıra bölgedeki askeri ve siyasi gelişmeler nedeniyle Mısır’ın yatırım fırsatları azalmaya başladı.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın Avrupa ve Körfez’e yaptığı bir dizi ziyaretin ardından, bölgede pusulanın Suriye’nin başını çektiği yeni ülkelere doğru değiştiği görülürken, Mısır’ın yatırım fırsatları da gerilemeye başladı.
Bu fırsat, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yaptığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da video konferans yoluyla katıldığı görüşme ile daha da güçlendi.
Trump’ın, ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımları kaldırma niyetini açıklaması da Mısır üzerinde büyük bir etkiye neden oldu.
Mısır’ın rolü, bölgesel ortamda ve uluslararası gündemde oldukça etkili bir varlığa ve Filistin meselesinde önemli role sahipti. Ancak son zamanlarda tüm bunlar değişti.
Mısır, bazen siyaset, bazen de yatırımlar aracılığıyla ülkenin rolünü azaltmaya ve elindeki alanları ele geçirmeye çalışan bölgesel hükümetlerin gölgesinde kaldı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.