Irak'ta Sünnilerin Bir Asırlık Özerklik Hevesi Gerçek Mi Oluyor?

Irak’ın önemli liman kenti olan Basra’da özerk bölge hazırlıklarını ve gelecek ay yapılması planlanan kongre öncesi son durumu gazeteci Mete Sohtaoğlu, Fokus+ için kaleme aldı.
Mete Sohtaoğlu
Irak'ta Sünnilerin Bir Asırlık Özerklik Hevesi Gerçek Mi Oluyor
5 Ağustos 2024

Sahip oldukları tüm gelirlerin gasbedildiğini iddia eden bir kısım Basralılar yıllardır petrol gelirlerinden adil yararlanamadıklarını, elektrik, belediye, alt yapı gibi temel hizmetlerin yeterli sunulmadığını gerekçe göstererek özerk bir bölge olmakla sorunların çözüleceği görüşünde.

Irak’ta Sünni gruplar Kürt Bölgesi’ne benzer özerk bir bölge kurulması için girişimde bulundu. 15 Eylül 2024’te Enbar’da düzenlenmesi öngörülen kongre ile özerk bölgenin sınırları ve kentlerinin belirlenmesi bekleniyor.

Irak'ın güneyinde Basra'nın yanı sıra, Zikar, Meysan, Vasit, Musenna, Necef, Kerbela ve Babil'de de yoğun Şii nüfus yer alıyor. Nitekim Basra'nın özerk bölge olması halinde kaç vilayeti kapsayacağının detayları da hiçbir zaman net bir şekilde açıklanmamıştı.

 

Rûdaw’a konuşan Arap-Batı Bölgesi Kongresi Hazırlık Komitesi Başkanı Raad Süleyman “Kongreyi Eylül ortasında Enbar vilayetinde yapacağız. Bu amaçla bir komite oluşturduk. Komite Enbar, Diyala, Selahaddin, Musul ve Kerkük vilayetlerinden beşer üye olmak üzere toplam 25 üyeden oluşuyor” dedi.

Sünni temsilci Raad Süleyman şu anda kongre için hazırlıkların devam ettiğini, 15 Eylül’de Kürt Bölgesi yetkililerinin yanı sıra yabancı temsilcilerin de hazır bulunacağı bir kongre ile özerk bölgeyi ilan edeceklerini açıkladı.

Söz konusu Arap-Batı bölgesinin esasen Irak’ı parçalamak olmadığını ifade eden Raad, “Arap-Batı bölgesine” beş ilin katılmasını istediklerini söyledi.

Irak 2005 yılında referandum ile kabul edilen anayasanın 119’uncu maddesine göre, bir veya daha fazla ilin, meclis üyelerinin üçte biri veya nüfusunun onda biri tarafından talep edilmesi koşuluyla, referandum sonrasında özerk bölge kurma hakkı bulunuyor.

Anayasada vilayetlere özerklik imtiyazı

ABD öncülüğünde 2005 yılında hazırlanan Irak anayasasının 115'inci maddesinde, bir veya birkaç vilayetin özerk bir bölge oluşturma talebinin yerine getirilmesi için referanduma gidilmesi hükmü yer alıyor.

Maddede vilayet veya vilayetlerin özerklik referandumuna gidebilmesi için il meclisinin üçte birinin onayı ya da vilayet sakinlerinin yüzde onunun bu yönde imza vermesi şartı aranıyor. Karar referandumda kabul edilirse, meclisin onayına sunuluyor.

Anayasanın 116'ncı maddesinde ise, oluşturulacak bölgesel hükümet yapısının anayasaya uyması, yetki ve uygulamaya konulacak mekanizmanın, anayasaya aykırı olmaması hükmü bulunuyor.

Basra'nın başarısız özerlik girişimi

Ülkenin güneyindeki aşiretlerin desteklediği milletvekillerinden Vayil Abdullatif, 2008'de 35 bin imza topladığı bir dilekçeyi Irak Yüksek Seçim Komisyonu'na sunup, referandumun yapılması talebinde bulundu.

Referandumun, Sadr'ın Mehdi Ordusu'na bağlı milislerin o dönem vilayette konuşlanan İngiliz askeri ve daha sonra Irak merkezi hükümetine bağlı güvenlik güçleri arasındaki çatışmalara denk gelmesi, ters bir etki yarattı.

 

Basra'da siyasi nüfuzu baskın Mukteda Sadr, 2008 yılındaki referandum talebini Basra'yı Irak'tan parçalanma şeklinde yorumlayarak ateşle oynandığı uyarısında bulundu.

Ciddi tartışma konusu olan referandum tartışmasına Irak'taki Birleşmiş Milletler de katılmıştı. O dönem resmi verilere göre 1 milyon 400 bin nüfuslu Basra'da, nüfusun yüzde 10'unun referandum için imza vermesi gerekiyordu. 

BM Irak Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Basra'da özerk bir bölgenin oluşturulması adına referandumun yapılması için atılan imza adımına tam destek verdiklerini bildirmişti.

O dönem Mehdi Ordusu'nun Şii kentlerdeki başkaldırısı, ABD işgalinin devam etmesi, Irak'ın parçalanma riski ve referandumun gerçekleştirilmesi için siyasi desteğin ortaya çıkmaması gibi sebeplerden ötürü istenilen yüzde 10'luk imza toplanamamıştı.

Irak Yüksek Seçim Komisyonu, Basra'nın özerkliği için referandum yapılması için yeterli miktarda imza toplayamadığını açıklayarak girişimi başarısız ilan etmişti.

‘Basra Bölgesi’ projesinde yerel ekonomi ve Basra ilinin demografik kimliğinde meydana gelen değişiklikler, Basra'nın özerkliği/ federalleşmesi talebini artıran iki ana nedeni oluşturuyor. Bu talep, Basra'nın merkezi otorite ile daha az ilişkili bir kimlik veya idari/siyasi ilişkisi olması anlamına geliyor. Merkezi otoritenin Basra'daki kamu yönetimine müdahale etme kapasitesini azaltması hedefleniyor.

Irak'ın ekonomik ihtiyacının üçte ikisini karşılayan muazzam petrol zenginliğine rağmen, Basra ve sakinlerinin kamu hazinesinden ‘adil bir mali pay’ almadığına dair yerel bir kanı hakim. Basralılar, ‘merkezi hegemonya’ olarak Bağdat'ı işaret ederek bölgenin bir ekonomik kalkınma, sıçrama yaratmasının engellendiğini iddia ediyor. Kanıt olarak da Bağdat'ın çekmecelerinde tutulup, tozlanan 2017 yılında parlamento tarafından çıkarılan ‘Basra Irak'ın Ekonomik Başkenti’ yasasını hatırlatıyor.

Bu yasa yürürlüğe girse Bağdat'ın mali kapasitesi azalacağı gibi partilerin ve merkezi güçlerin bu parayı kendi çıkarları için harcama ve Irak'ın farklı toplumları üzerinde kontrol kurma yeteneğini zayıflatacağı düşünülüyor.

Basra ilinin demografik kimliğindeki değişiklikler özerklik talebini artırıyor 

Son 20 yılda bölgeye yapılan iç göçler nedeniyle genel olarak il ve özellikle Basra şehrinde büyük demografik değişiklikler meydana geldi. Gecekondulaşmayla birlikte nüfus iki katına çıktı. Nüfusun artması zaten kısıtlı olan kamu hizmetlerinin azalması ve nehirler, dereler ve bahçeler gibi çevresel koşullarının bozulmasına neden oldu.  

Halen Irak vatandaşları, özellikle yakın illerden, örneğin Maysan ve Zi Kar, hatta Orta Fırat bölgelerinden, Basra iline yaşamak için gitmeye devam ediyor. 

 

Basra'nın gözü Erbil'de  

Basra için özerklik projesini sunanlar ekonomik olarak büyük gelişme kaydeden Erbil ile bir karşılaştırma yapıyor. Erbil'in karar alma mekanizmalarında özerk olması, sorumluluktan kaçmayan yöneticilerin sorumlu tutulabilmesi, denetlenebilmesi, hesap verilebilirlik, planlama imrenilen konuların başında yer alıyor. 

Basralılar, özerk/ federal bir bölge oluşturma çağrıları, girişimlerini merkezi otoriteyle 'inatlaşma', ‘çekişme’, 'başkaldırı' olarak görmüyorlar. Basra Federasyonu Platformu'nun siyasi lideri ve üyesi Kerim Şevvak el-Maliki, el-Mecelle'ye verdiği röportajda, siyasi örgütlerinin Irak'ın sorunlarına kapsamlı bir siyasi bakış açısı sunduğunu ve bu bakış açısının temel olarak tüm bölgelerin ve Irak'ın eyaletlerinin federalizmi talep etmesi gerektiğini belirtiyor. 

Maliki, federalizmin Irak'taki mezhepsel, ulusal ve dini çeşitliliğe yanıt verebilecek tek sistem olduğunu ve merkezi otorite aracılığıyla bir tarafın diğeri üzerinde egemenlik kurmasını önleyeceğini vurguluyor. 

Maliki, Mecelle mülakatında Irak'ta şu anda uygulanan iki tür federalizme dikkat çekiyor: 

Örneğin IKBY’de açık federalizm, Necef ve Kerbela gibi illerde de gizli federalizm. Bu iki il, federalizme ait tüm haklara ve mekanizmalara fiilen sahipken, bunu açıkça ifade etmezler. Bu haklar, yerel güçlerin sivil havalimanlarını kontrol etmelerinden, yerel sağlık tesisleri inşa etmelerinden ve bunları yerel olarak yönetmelerinden, eyalet valilerinin 100 milyon doların üzerinde değere sahip ekonomik programlar ve projeler kurmasına ve yasalaştırmasına kadar uzanır. Bu, Irak yasalarına göre yasaktır ve bu yetkileri merkezi hükümete verir. Ancak Maliki'ye göre, bu iki ilin diğer illerden farklı bir statüsü var. 

 

Maliki, siyasi gruplar ve Basra İl Meclisi tarafından uygulanan ancak federalizme ulaşmak için gereken üç şartı yerine getirmesine rağmen ‘hedefe ulaşılamayan’ birçok pratik adıma işaret ediyor. 

İlk aşama, ‘niyet beyanı’ olarak adlandırılır ve bu aşamada, eyalet nüfusunun yüzde 2'si, bölge oluşturmak için başvuruda bulunur. Bu, 2008 yılında gerçekleştiğinde, 36 binden fazla Basra vatandaşı, federalizm sağlamak için bir başvuru yaptı. Başvuruları reddedildi ancak 2015 yılında 56 binden fazla vatandaş aynı başvuruda bulundu. Bu, Yüksek Seçim Komisyonu'nun hükümetin, talebin ikinci aşamasını gerçekleştirmek için fon ayırmasını talep etmesine neden oldu.  

Bu aşamada, nüfusun yüzde 10'unun onayını almak gerekir ve ardından genel bir referandum yapılır. 

Irak merkezi hükümeti bu talebi reddetti. Bunun üzerine, eyalet meclisi üyelerinden 23'ü, meclisin üçte ikisini temsil ediyorlardı, hükümete bir talepte bulundular. Maliki de onlardan biriydi. Böylelikle, taleplerin ikinci aşaması da tamamlanmış oldu. Ancak süreç burada durdu, çünkü merkezi otorite, genel yerel referandumu düzenlemedi. 

Maliki, Basra'nın federalleştirilmesi çağrılarını, 2005 yılında Irak İslami Devrimi Yüksek Konseyi Başkanı Abdulaziz el-Hekim'in 9 güney ve orta Irak eyaletinden oluşan tek bir Şii federal bölge oluşturma talebiyle karşılaştırmayı reddediyor. Maliki, siyasi eğilimlerinin sadece Basra eyaletine özgü yerel bir coğrafya olduğunu ve Şii ve Sünni Müslümanlar, Hristiyanlar ve Sabiiler gibi içindeki tüm sosyal doku, dini ve mezhepsel çeşitliliği korumayı amaçladığını belirtiyor.  

Basra’nın federalleştirilmesi çağrıları, Irak devletinin kurulmasının ilk yıllarına kadar uzanıyor. Bu çağrılar, o zamanlar ‘Basra'nın özel statüsü’ olarak anılıyordu ve 4 bin 500 Basra seçkininin İngiliz askeri valisine sunduğu ünlü notayla ifade edildi. 

Bölgeyi yakından takip eden Lübnan-Irak muhabiri İdris Okuducu da 2018 yılı Temmuz ayında yazdığı bir makalede Basra’nın federalleştirilmesi çağrılarının, Irak devletinin kurulmasının ilk yıllarına kadar uzandığına dikkat çekiyor. 

Bu çağrılar, o zamanlar ‘Basra'nın özel statüsü’ olarak anılıyordu ve 4 bin 500 Basra seçkininin İngiliz askeri valisine sunduğu ünlü notayla ifade edildi. Iraklı siyasetçi Muzahim Paçacı, (Muzahim al-Pachachi) hatıratında, o dönemde bu konudaki yoğun siyasi bölünmeye ve nihayetinde bu muhtıranın reddedilmesine yol açan iç çatışmaya atıfta bulunarak bundan söz etti. 

Basra'daki Zubeyr ilçesi de il olmak istiyor 

Bölgede sadece Basra ile ilgili planlar konuşulmuyor. Zubeyr’deki yerel makamlar da, ilçenin Basra’dan idari açıdan bağımsız bir il olması için ısrar ediyor. Zubeyr'deki yetkililer, “Zubeyr’in il yapılması yönündeki talepler, önceki yıllarda dile getirilen taleplerin devamıdır. Zubeyr’de 800 binin üzerindeki nüfusa temel hizmetleri sağlayabilmek için bütçenin tahsis edilmesi ve idari yetkilerin tanınması gerekiyor. Zubeyr il olduğunda geniş bir bütçeye ve yetkilere kavuşacak” diyor. 

 

Basra’daki yerel yönetim, “Kuveyt ile Basra’yı birbirine yaklaştıran alanın azalacağı ve kentte politik ve ekonomik durumu zayıflatacağı” gerekçesiyle elindeki yasama ve yürütme yetkilerini kullanarak bu talebi reddetti. Bu talebe en çok muhalefet eden kesimler, Basra’da özerk bölgesel yönetimin ilan edilmesini savunan çevreler. Söz konusu çevreler, Zubeyr’in il statüsüne yükselme talebinin gerçekleşmesinin Basra’da özerk bölgesel yönetim planının suya düşmesi anlamına geldiğine inanıyorlar. 

Zubeyr ilçesinin yerel idari sınırları, Irak-Kuveyt sınırları içerisinde yer alıyor. İlçenin güney ve kuzey bölgelerinde Hur Zubeyr ile Ummu Kasr limanları yer alıyor. İlçede Rumeyle ve Zubeyr petrol sahalarının yanı sıra petrokimya, demir çelik ve gübre fabrikaları yer alıyor. 

İlçe olmadan önceki dönemde Zubeyr kasabası, 1921 yılına kadar Körfez’dekilere benzer bir emirlikti. Suudi Arabistan Kralı Suud bin Abdulaziz 1953 yılında, veliaht olduğu dönemde, Zubeyr kasabasını ziyaret etmiş ve gördüğü ilgiyle birlikte 1957’de kral olduktan sonra da Zubeyr’i bir kez daha ziyaret etmişti. 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.