Ermenistan Barış İçin Anayasa Değiştirir Mi?

Gazeteci Dr. Esra Karahindiba, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış sürecini baltalayan faktörleri Fokus+ için kaleme aldı. 
Dr. Esra Karahindiba
Ermenistan Barış İçin Anayasa Değiştirir Mi? 
18 Aralık 2024

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış sürecini baltalayan faktörler neler? Gazeteci Dr. Esra Karahindiba kaleme aldı.  
 


Güney Kafkasya’da uzun vadeli istikrar arayışı, uluslararası toplumun gündemindeki önemli başlıklardan biri olmaya devam ediyor. Azerbaycan ile Ermenistan arasında yıllardır süregelen anlaşmazlıklar, özellikle 2020 Karabağ Savaşı'nın ardından yeni bir barış süreci umudu doğurmuş olsa da kapsamlı bir barış anlaşması hala gerçekleştirilebilmiş değil.  

10 Kasım 2020’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imzacısı olduğu üçlü Karabağ Anlaşması, Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklarını 44 günde Ermenistan’dan geri almasının ardından kalıcı barışın müjdecisi olarak kabul edilmişti. Ancak aradan geçen dört yılda halen Bakü ve Erivan arasında mutabakat sağlanan bir anlaşma metni oluşturulamadı.   

Ekim ayında Kazan’da düzenlenen BRICS zirvesi kapsamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan bir araya geldi. Bu görüşme, uluslararası platformlarda dikkatle takip edildi. Görüşme sonrası Paşinyan, Ermenistan’ın barışa bağlı olduğunu ifade ederken, Aliyev ise Ermenistan’ın provakatif adımlardan kaçınması gerektiğini vurgulamıştı.  

İki liderin açıklamaları, anlaşmanın henüz net bir uzlaşmaya varılamadığını gözler önüne seriyordu. Paşinyan ayrıca, BRICS ülkelerine ekonomik işbirliği çağrısında bulunarak, Ermenistan’ın Batı ile Rusya arasında yeniden bir denge politikası arayışını sürdürdüğünü gösterdi.

Ancak barış anlaşması nasıl sağlanabilir?

Barış sürecindeki son durumu, Stratejik İletişim Forumu için İstanbul’a gelen Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev’e sordum.  

Hacıyev, “Barış anlaşmasının metni üzerinde her iki ülkenin diplomatik düzeyde çalışmaları devam ediyor. Ancak halen iki açık konu var. Bu konular etrafında mutabakat sağlanamadı. Birinci başlık Azerbaycan ve Ermenistan arasında hukukî düzeydeki sorunlar. Diğer başlık da sınırlarla ilgili. Bu başlıklara ilişkin maddeler barış anlaşmasının metnini de ilgilendirdiği için bu konudaki çalışmalar devam ediyor. Azerbaycan’ın hedefi, barış anlaşması girişiminde bulunan ve de barış anlaşmasının prensiplerini de başlatan taraf olarak bu girişimi kararlılıkla sürdürmektir.” dedi.  

Hacıyev, konuyla ilgili olarak Zengezur Koridoru’nun önemini de sık sık tekrar ederek Azerbaycan’ın barış sürecine bağlılığını sürdürdüğünü ancak Ermenistan’ın uluslararası hukuka uygun hareket etmesi gerektiğini savunuyor. Zengezur Koridoru gibi projelerin, yalnızca Azerbaycan için değil, bölgenin tamamı için ekonomik kalkınma sağlayacağına vurgu yapıyor.  

Barış anlaşmasında mutabakata varılamamasının nedenlerini Güney Kafkasya uzmanı E. Tuğgeneral Yücel Karauz’a da sordum. Karauz, en önemli maddenin sınırlarla ilgili olduğunu ve mutabakatın zor göründüğünü söyledi. Karauz, barış anlaşmasının nihayete ulaşması için gereken adımları şöyle sıraladı:  

Birincisi, sınırların belirlenmesinde hangi yılın ve hangi kaynakların esas alınacağıyla ilgili mutabakata varılması gerekiyor. Bu konuda büyük bir anlaşmazlık var. İkincisi, Ermenistan’ın anayasasında Azerbaycan ve Türkiye topraklarıyla ilgili yanlış olan ifadeler var. Bunların Ermenistan anayasasından çıkarılması gerekiyor. Üçüncü konu, savaş tazminatı. Ermenistan’ın 28 yıl boyunca hem insanlara ve doğaya hem kültüre ve tarihi eserlere yönelik ürettikleri şiddet ile işlediği savaş suçlarından kaynaklı ödemesi gereken tazminata ilişkin bazı hususlar var. Dördüncü konu, Ermenistan’ın Azerbaycan’ın zaferi sonrasında imzaladığı üç taraflı Karabağ, diğer bir deyişle teslim olma anlaşmasındaki maddelere de uymaması. Bu anlaşmada Zengezur Koridoru’na ilişkin madde halen hayata geçirilmedi. Son konu ise Batı Azerbaycan İcması denilen, Sovyetler Birliği döneminde 1988 yılında Ermenilerle aynı topraklarda yaşayan ve kitlesel şekilde sınır dışı edilen yaklaşık 300 bin insanın geleceğiyle ilgili hususların belirlenmesi konusu. Hankendi’de yaşayan Ermenilerin yaşadıkları yerde kalmasıyla ilgili Azerbaycan her türlü kolaylığı sağladı. Oradaki insanlar kendi istekleriyle geri döndüler. Fakat bir gün Hankendi’ye geri dönmek istedikleri takdirde Azerbaycan vatandaşı olarak yaşadıkları yerlere geri dönebilirler. Bu da Ermenistan’da yaşayan Azerbaycanlıların toprakları, yurtları, kamu hukukundan doğan hakları ve eskiden yaşadıkları yerlerde yaşama hakları ile ilgili bir konu. 

Dolayısıyla anlaşmada mutabakata varılan 18 madde üzerinden barış görüşmeleri devam ediyor ancak Ermenistan’ın anladığı barış anlayışıyla Azerbaycan’ın anladığı barış anlayışı aynı değil. Barış gelecekse iki tarafın da ortak bir anlayışa ulaşmasıyla mümkün olacaktır.  

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev ve gazeteci Dr. Esra Karahindiba.

Türkiye'nin bölgedeki etkisi 

Türkiye, Güney Kafkasya’da barış ve istikrarı destekleyen kilit bir aktör konumunda bulunuyor. Azerbaycan ile yakın ilişkileri “bir millet, iki devlet” ilkesiyle şekillenen Türkiye, aynı zamanda Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesi yönünde de önemli adımlar atmıştır. Ankara’nın bölgesel barış sürecinde, ulaşım ve ticaret projeleri üzerinden yapıcı bir rol oynamaya devam ettiği görülüyor. Özellikle Zengezur Koridoru, Türkiye için stratejik bir öncelik olarak vurgulanıyor. 

Son dönemde Türkiye’nin hem Azerbaycan hem de Ermenistan ile yürüttüğü görüşmeler, bölgesel ekonomik işbirliği ve altyapı projelerinin hayata geçirilmesini hedefliyor. Türk yetkililer, bu projelerin yalnızca iki ülke arasında değil, tüm Güney Kafkasya’da barış ortamını güçlendireceğini belirtiyor ve olumlu bir tablo çiziyor. Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan da verdiği bir demeçte, “Akhurik/Akyaka demiryolu sınır kapısının açılmasını sağlayacak teknik ihtiyaçlar değerlendirildi. Toplantı olumlu ve yapıcı bir atmosferde gerçekleşti. Tedbirli bir iyimserlik içinde olacağım, belki bu sefer biraz daha az ihtiyatlı ve biraz daha kesinlikle iyimser olacağım. Konuşmamız oldukça olumlu bir hızda gelişiyor, olumlu bir içeriğe sahip ve çok yakın gelecekte yeni ve daha sonra yeni somut başarılar göreceğimizi umuyorum.” dedi. 

Ancak Karabağ Zaferi sonrası hem yanlışlarını hem de yenilgilerini kabul eden ve bölge barışı için en doğrusunun Azerbaycan ile işbirliği yapmak olduğunun farkına varmış görünen Nikol Paşinyan, halen aşırı milliyetçi ve Türk düşmanı Ermeni bürokrasisinin etkisinden kurtulamamış görünüyor. Zira, bu yazıyı hazırlarken incelemek istediğim Ermenistan Anayasası’na ulaşmaya çalışırken Ermenistan Parlamentosu internet sitesine Türkiye’de erişimin konum yazılımıyla engellendiğini görmekten büyük bir üzüntü duydum. Bu şekilde devam ederse normalleşme anlaşmasında yaşanan krizi de hatırlayarak bürokratlar diplomatların emeklerini zayi etmeye devam edecek.  

Ermenistan Anayasası'ndaki Türkiye ve Azerbaycan topraklarına yönelik ifadeler neler? 

Ermenistan'ın 23 Ağustos 1990'da kabul ettiği Bağımsızlık Bildirisi, Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik toprak taleplerini içeriyor. Bildiri, Azerbaycan’a bağlı Dağlık Karabağ bölgesini Ermenistan’ın bir parçası olarak görürken, Türkiye’nin doğusunu "Batı Ermenistan" olarak tanımlıyor ve 1915 olaylarının "soykırım" olarak tanınmasını talep ediyor. Bu talepler, 1995’te yürürlüğe giren Ermenistan Anayasası’nın ön sözünde de yer aldı ve ülkenin yasaları bu doğrultuda şekillendirildi. Ermenistan bayrağında yer alan Ağrı Dağı da bu toprak iddialarını sembolize ediyor.

İkinci Karabağ Savaşı sonrası, Azerbaycan ve Türkiye ile barış sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için Ermenistan Anayasası’nın revize edilmesi gerektiği sıkça gündeme geldi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 2021’de yaptığı açıklamada, gerçek bir barışın ancak anayasa değişikliğiyle mümkün olacağını ifade etti. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise anayasanın sadece revize edilmesinin değil, tamamen yeniden yazılmasının gerekli olduğunu belirtti. Aliyev, bu açıklamalara yanıt olarak barış anlaşmasının gerçekleşmesi için anayasal değişikliklerin bir ön koşul olduğunu vurguladı.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.