Achille Mbembe: Kenar ve Orta Dünyanın Yerlileri

Yazar Dr. Özgür Taburoğlu, Achille Mbembe’nin koloni-sonrası düşünceyle küresel eşitsizlikleri ve ırklar arası farklılıkların dönüşümünü nasıl açıkladığını Fokus+ için kaleme aldı.
Özgür Taburoğlu
Achille Mbembe: Kenar ve Orta Dünyanın Yerlileri
13 Ocak 2025

Kamerunlu Achille Mbembe koloni-sonrası manzaranın ısrarla sadece siyahları ilgilendirmediğini anlatır. Koloni-sonrası eleştirel düşünce sadece kendi adına konuşmaz. Bir zamanlar Afrikalıyı sadece belli yerlerde sömüren beyaz egemen artık tüm dünyada hüküm sürer. Küresel apartheid adı verilebilecek yapılanma “genelleşmiş bir zencilik” yaratır. Beyazlar da çok farkında olmasalar da koloni döneminde “zencilerin” tecrübe ettiklerini yaşarlar. 

Bu benzerlik nedeniyle koloni-sonrası düşünce tüm dünyayı anlamak için yeni kaynaklar sunar. Siyahlarla beyazlar arasındaki fark ırkçı tahayyülde bile azalır. Bu sebeple beyazın siyahın bir zamanlar yaşadığını anlama ihtimali her geçen gün daha da artar. 

Madun artık sadece siyah değildir. Beyaz da bu sıfattan pay alır. Küresel yapı artık ırkların bitişmelerine ve aralarındaki farkların yok olmasına kendi halinde hizmet eder. Deri rengine yaslanan “hezeyanlar” çok başka ayrımcılık biçimleri altında daha tali bir ayrım olmaya başlar. Beyaz da kendisini “zencileştiren” bir egemen yapıyla karşı karşıyadır artık. Biyolojik olmaktan ziyade simgesel, hayali görünen farklara yapılan göndermeler yeni zamanın güncel ırkçılığını oluşturur.  

Mbembe’ye göre koloni-sonrası düşünce üç temel zaman kesitine gönderme yapar. İlk ikisinde daha çok siyahların dertleriyle alakadar olsak da üçüncüsünde herkes adına genel cümleler kurabileceğimiz bir dünya resmi ortaya çıkar. İlk dönem Atlantik köle ticaretidir (15 ve 19. yüzyıllar). 20. yüzyılı kateden ikincisi bu dönemin sonunu ve köle ayaklanmalarını içerir. Köle ticaretinin yasaklanması ve kolonyal düzenden çıkış bu ikinci dönemin belirleyici vakalarıdır. Üçüncü zaman kesitindeyse, 21. yüzyıldan itibaren yerel apartheid’ların yerini daha küresel, varlığını sanal ticarete, elektronik altyapıya ve siyasal teknolojilere borçlu yapılanmalar alır. Sanal parayla alışveriş yapanın derisinin rengi önemini kaybeder. Georg Simmel'in paranın icadından bu yana gelişen bir meyil olarak tanımladığı “niteliklerin niceliklere tercümesi” bu dönemle birlikte nihayete erer.   

Küresel ile kısmi arasında   

Çok kültürlü yeni liberalizm, mekânda ve zamanda yoğunlaşan bir sermaye ve güç birikimini parçalarına ayırdıkça, eleştirel düşünce onu tekrar bütünleştirmeye çalışmalıdır. Koloni-sonrası düşünce gibi, feminizm, ekolojik hareketler veya başka sistem karşıtı girişimler bu genelleştirmeyi zorunlu olarak yaparlar. Yani sistemin bir kenara ayırmaya, marjinal kılmaya çalıştığı topluluklar bütün adına konuşmaya başlarlar. Parçalanmış, yalıtılmış eylem ve söylem alanları yaratılmasına karşı konumlanırlar. Kısmi sayılan bir topluluk sadece kendi hesabına hareket etmeye razı olmaz. Genel ile kurulan dinamiğin veya diyalektiğin yarattığı kısmiliğin tüm diğer varlıklar adına konuşmasının yolları araştırılır. Sözgelimi kutup ayılarının esenliği insanınkinden ayrı düşünülemez bu durumda. Bir çocuk işçinin yaşadıklarına çözüm üretmek küresel bir eylem planıyla olanaklıdır. Filistin'in yüzleştiği dehşet sadece bir coğrafi bölgenin sorunu değildir. Sistem karşıtı tüm eylem ve söylemlerin taşıyıcısı failler, kendilerini sınırlara doğru öteleyen bir yeni güç birikiminin tazyikine karşı ortaya ve merkeze doğru ilerlemeye çalışırlar. 

Frantz Fanon'un etkili şekillerde tarif ettiği gibi, bir siyah da kendi dilini ifadesini bulup, beyazın suretini üzerinden kaldırdıkça tüm insanlık adına konuşabilir. Örneğin, Mbembe’nin “siyahi düşünür” gibi bir sıfattan kurtulması onun beyaz düşünürlerle eş düzeyden konuşabilmesi için gerekli bir dönüşümün işareti olabilir. Gayatri Spivak, Batı ülkelerinde yaptığı sunuşlarda Hindistan üzerine konuşmamasının neden olduğu hayal kırıklığından söz eder. Onun batılı bir düşünür pozu içinde olması civarında örtük bir huzursuzluk yaratır sanki. Benzer şekilde Orhan Pamuk, batılı okurun kendisinden etnik ve folklorik bir muhteva beklediğini, onu “edebi bir iş bölümüne” davet ettiklerinden söz eder. Leyla Erbil de hatıralarında kendisine “kadın yazar” diyenleri düzelttiğini yazar ve bunu yapanlardan “erkek yazar” diye söz eder.   

Onlara eklenen bu fazladan sıfatlar koloni-sonrası düşüncenin ilgi sahasına girer. Böyle uzayıp giden sıfatlarla kurulan sıfat tamlamalarının bileşenleri arttıkça orada evrensel olmaktan uzaklaşan ve kısmileşen bir varlıkla karşılaştığımızı anlarız. Bu tamlamaya eklenen her yeni sıfatla özne merkezden kenara doğru itilir. Örneğin düşünür kelimesinin sahibi tam ortada bir yer işgal ederken “siyah kadın düşünür” gibi bir tamlama kısmi bir failin göstergesidir. Koloni-sonrası ve diğer eleştirel düşünceler bu sıfatlardan belli bir aşamada kurtularak ortaya, adaletli, eşit ve hakça bir paylaşım konumuna dönmeyi teklif ederler. Diğer taraftan kimlik politikaları aynı sıfatları çoğaltmayı ve kendini diğerlerinden ayırmayı önerebilir.   

Koloni-sonrasında üretken bir eleştirel duruşun bu iki yönelimi birleştirmekle mümkün olduğu varsayılabilir. Önce belirli bir kimliğin analizi vasıtasıyla maduna atfedilen sıfatlar ayrıştırılır, çözümlenir ve sonra bunlar siyah ve beyazın ötesinde bir varlık konumuyla sentezlenir, terkibe ulaşılır. Diğer yandan kimliğin analitiği kısmi failler yaratmaktan başka bir sonuca ulaşamaz. Küresel ile kısmi arasında şekil bulan bir eylem ve söylem alanı oluşturmak zorlaşır. Ayrımcılığa maruz kalan kendini ne siyah ne de beyazla özdeşleştirmelidir; ben ve başkası arasında sentetik denilebilecek üçüncü türden bir failin arayışında olmalıdır. Fanon da siyahlara içlerine nakşolmuş beyazı boşaltıp, siyah içerik ve biçimlerle doldurmalarını kestirmeden tavsiye etmez. Üçüncü bir fail olarak “insan” olma ülküsüyle hareket etmelerinin yollarını araştırır.  

Kenar ve orta 

Mbembe, Fanon gibi siyah ve beyazın ötesine geçip insan olun demez sadece. İnsan olmayanla da buluşmak, onun nesnelliğine da vakıf olmak gerekir. Koloni-sonrası fail sadece ırkçılıkla değil türcülükle de hesaplaşmalıdır. Kısmilikten kurtulmak yolunda aşılan her safhada bir başka sistem karşıtı, eleştirel eylemle dayanışma ortamı açılır. Küresel apartheid’ın kenara doğru sürüklediği her varlık böylece ortaya doğru yaklaşmaya başlar. Bu sayede kendisini bütünden ayırmak için çeşitli sıfat tamlamalarıyla tarif edilen her insanı (veya insan olmayanı) her şeyden ayıran büyük makineye karşı konumlanır. Onların birlikteliğini belli bir irtifadan belirleyen bir üst akıl bulunmaz. Her yeni karşılaşmada, eleştirel ittifakta yeni hak tahsisleri, adalet fikrinin tashihi ve türlü kaynak yönetim biçimleri yeniden düzenlenir. Adaletin yeniden pay edilmesi bir eşitliğin yanında farklılığın da hak talebinin karşılanmasıdır. Böyle bir eleştirel tavır, tüm insanları zencileştiren bir dinamiğin altını çizerken siyahlarla beyazların aynı olduklarını saptamaz. Maruz oldukları yapının müşterek olduğunu belirler. 

Koloni-sonrası düşüncede eşitlik ve adaletin çok farklı kavramlar olduğu açıklıkla fark edilebilir. Kenardan merkeze doğru ilerlemek isteyen kısmi fail kendisini diğerleriyle eşitlemez. Siyah bir beyazın eşiti olmaz veya bir hayvanla aynı drama sahip olduğunu düşünmez. Fakat eşitsizliğin nedeni ve biçiminde bir ortaklık bulur. Küresel apartheid’ın somut veya sanal güvenlik duvarlarıyla koruduğu, türlü kaynak ve sermayelerin biriktiği yer aynı zamanda bu müşterek sömürünün de odağıdır. Duvarların dışında yaşayan ve uzun sıfat tamlamalarıyla nitelenen siyah veya beyaz yerliler, böl ve yönet mantığının maddi ve simgesel düzeyde icrasına maruz kalırlar. Küresel apartheid, derilerinin rengine, etnik mensubiyetlerine, cinsiyetlerine, yaşlarına, ekonomik, sosyal, kültürel sermayelerine göre onları bölerek, yaratabilecekleri muhtemel dayanışma ağlarını en baştan geçersiz kılmaya çalışır. Koloni yıllarında sadece belli bir toprağın sakinlerine uygulanan bu eziyet, çoğu zaman belli etmeden, insan olan ya da olmayan tüm yeryüzü sakinlerine uygulanır artık. Mbembe’ye göre koloni-sonrası düşünce işte bu kadar geniş bir saha hakkında söz söylemelidir. 


Kaynakça  

  • Mbembe, Achille (2020). Düşmanlık Politikaları, çev. Ayşen Gür, İstanbul: İletişim.   
  • Mbembe, Achille (2022). Brütalizm, çev. Burcu Yalım, İstanbul: İletişim.   
  • Mbembe, Achille (2019). Zenci Aklın Eleştirisi, çev. Özge Arasan Simon ve Volkan Çandar, İstanbul: İletişim.  

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.