Afrika’da Kurban Bayramı: İbadetten Toplumsal Simgeye

Araştırmacı Esin Güzel, Kurban Bayramı’nın Afrika’da dini, kültürel ve toplumsal boyutlarıyla nasıl farklı şekillerde yaşandığını ve anlamlandırıldığını Fokus+ için inceledi.
Esin Güzel
Afrika’da Kurban Bayramı İbadetten Toplumsal Simgeye

05.06.2025 - 15:25  |  Son Güncellenme:05.06.2025 - 15:28

Afrika kıtası, etnik dokusu, inanç sistemleri, tarihi mirası ve toplumsal örgütlenme biçimleriyle İslamiyet’in çok boyutlu yaşandığı bir coğrafyadır. Bu çeşitlilik, ortak kabul gören ibadet pratiklerinin her toplumda farklı anlamlara bürünmesine zemin hazırlar. Kurban Bayramı da bu yönüyle, dini vecibenin yerine getirilmesiyle birlikte toplulukların kendilerini ifade etme biçimleri, sosyal ilişkileri düzenleme araçları ve sembolik temsiller üretme yolları olarak da değerlendirilmelidir. 

Kurban ibadetinin özü, Hz. İbrahim’in sadakatini yansıtan bir teslimiyet eylemi üzerine kuruludur dolayısıyla bu eylemin Afrika’daki görünümü öncelikle Allah’a bağlılık şeklindedir. Fakat kurban edilecek hayvanın seçimi, kesim biçimi, etin paylaşımı ve sunuluş tarzı; bireyin sosyal konumundan, ailenin onuruna, etnik kimliğin temsilinden, yerel değer sistemlerine kadar pek çok unsuru bünyesinde taşır. Bu da Kurban Bayramı’nı, kıta genelinde çok katmanlı bir kültürel ve toplumsal olguya dönüştürmektedir. 

Afrika’daki pazarlar 

Afrika’da Kurban Bayramının en canlı ve görünür yüzlerinden biri hayvan pazarlarıdır. Bayrama hazırlık sürecinin kalbi, kırsal üreticilerin, göçebe çobanların ve şehirli tüccarların buluştuğu bu pazarlarda atar. Söz konusu pazarlar, yüzeyde alışveriş yapılan mekanlar gibi görünse de aslında bir dizi toplumsal ve ekonomik dinamiğin iç içe geçtiği alanlardır. Satıcılar ile alıcıların buluştuğu, sosyo-kültürel temsillerin sahnelendiği bu yerlerde hayvanların cinsiyeti, yaşı, kökeni, sağlık durumu gibi teknik detaylar ekonomik değerle ilişkilendirilirken; hayvanı kimin sattığı veya kimin satın aldığı gibi veriler ise sosyal statüyle bağlantılı anlamlar taşır.

Örneğin Mali’nin Bamako kentindeki Büyük Pazar, sadece Batı Afrika'nın değil tüm kıtanın en yoğun hayvan pazarlarından biridir. Burada sabahın erken saatlerinden itibaren kalabalıklar toplanır. Satıcılar, keçilerini elinde tutan çocuklar, hayvanların yanında bekleyen yaşlılarla birlikte pazarın seslerine dua karışır. Alışveriş ve sosyal ilişkiler iç içe geçer.  

Etiyopya’daki Merkato Pazarı ise doğu Afrika’nın farklı halklarını bir araya getiren bir merkez niteliğindedir. Tigray ve Amhara bölgelerinden gelen hayvanlar, dağlık arazide beslenmiş olmanın verdiği doğallık imajı ile pazarda yüksek değer görür. Alıcılar, hayvanın gözlerinin parlaklığına, tüylerine ve yürüyüş şekline dikkat ederken; satıcılar bu özelliklere daha pek çoğunu ekleyerek kurban edilmeye layık bir hayvan olduğuna dair alıcıları ikna etmeye çalışır.  

Kamerun’un Yaounde kentindeki Mfoundi Pazarı, Fulani göçebe halkının güçlü temsiline sahne olur. Burada sığır satışı Fulani kimliğinin ve göçebe ekonomisinin en önemli göstergesidir ayrıca hayvan taşıma yöntemleri, pazarlık biçimleri, alım-satımın tümü topluluğun tarihsel hafızasını yeniden üretir. 

Kuzey Afrika'da yer alan Fas’taki Bouskoura Pazarı ise daha profesyonel ve şehirli bir yapıya sahiptir. Satılan hayvanların neredeyse tamamı belgeli, sağlık raporlu ve veteriner kontrolünden geçmiş olarak sunulur. Bu durum, hem modern kent yaşamının gereklerine hem de küresel göçmen profiline uygun bir pazar düzenidir. Avrupa’dan Fas’a dönen gurbetçiler için kimlik ve aidiyetin somutlaştığı bir sembol mekan haline gelir. 

Hayvan pazarlarında fiziksel ortam da anlam yüklüdür. Hayvanların türlerine göre ayrıldığı alanlar, geçici konaklama bölgeleri, geleneksel müzik eşliğinde yapılan alışverişler pazarın kendisini bir bayram köyüne dönüştürür. Seçilen hayvan, bireyin toplumsal konumunu, ailesinin itibari geçmişini, sahip olduğu ekonomik gücü ve çoğu zaman ruhsal değerlerini temsil eder. Bu nedenle hayvan seçim süreci toplumsal ve sembolik düzeyde son derece belirleyicidir. Büyükbaş hayvanlar, özellikle Sahel kuşağındaki topluluklarda tercih edilirken, Kuzey Afrika ve ada ülkelerinde küçükbaş hayvanlara yönelim daha yaygındır. İklim koşulları ve toplumsal yapı da etkilidir. Mali ve Etiyopya’da, büyükbaş hayvan kesimi aile onurunun göstergesi, soyluluk ve saflık demektir. Fas’ta, koyun birinci tercih olarak öne çıkar. Ancak varlıklı sınıflar, toplumda görünürlük kazanmak amacıyla sığır ya da deve kesmeyi tercih eder. Hayvanın türü, dolaylı olarak ailenin sosyal konumuna işaret eder. Bouskoura Pazarı gibi merkezlerde, hayvanın kökeni ve sertifikası, alım kararlarında doğrudan etkilidir. Kenya’nın Maasai topluluğunun erkekleri ise toplumsal varlık olarak görülen kurbanlık seçimini ciddiyetle yapar.  

Afrika’nın bazı bölgelerinde ise kurbanlık seçim sürecine ailenin en yaşlı bireyleri önderlik eder. Bu durum ataerkil düzenin taşıdığı sembolik gücün bir parçası olarak toplumsal rolleri bir kez daha ortaya koyar.  Erkek birey, aile adına bu sorumluluğu üstlenirken; kadınlar, seçilen hayvanın kesilmesi ve etinin pişirilmesi sürecine katkı sağlar. 

Geleneksel yemekler, paylaşma ve yardımlaşma 

Afrika’nın farklı coğrafyalarında kurban etinin hazırlanışı bölgesel damak zevkleri ve geleneksel mutfak teknikleriyle şekillenir ve çoğu bölgede et geniş kazanlarda pişirilir. Batı Afrika’da sığır eti, yer fıstığı ezmesiyle yapılan yoğun soslarla harmanlanarak "maafe" isimli geleneksel yemek hazırlanır. Doğu Afrika’da baharat karışımı ve sarımsakla hazırlanan kuzu yemeği “Tib” tercih edilen başka bir yemektir. Yemek servisi dahi başlı başına bir törenselliğe sahiptir; sofranın ortasına yerleştirilen geniş bir tepsi, birlikte tüketimin ve paylaşımın göstergesidir. Kuzey Afrika’da “Mechoui” olarak bilinen kuzu fırında uzun süre pişirilir. Etin içi baharat ve otlarla doldurulur, dışı ise yağ ile kaplanır. Yavaş pişirme yöntemi, bayramın dingin ve sabırlı havasını mutfağa taşır. Tajin kaplarında pişirilen kuzu yahni soğan, erik ve tarçın içerir.    

Kurban etinin dağıtımı, İslami kurallar gereği üçe bölünerek gerçekleştirilir, bir kısmı aileye kalır, bir kısmı komşulara verilir, kalan kısmı ise ihtiyaç sahiplerine ulaştırılır. Afrika’da sosyal bağları onaran ve yeniden tanımlayan bir yönü vardır. Güney Afrika’da et paylaşımı daha çok dini ve etnik kimlikler üzerinden örgütlenmiştir. Hint, Zulu, Xhosa ve Malay kökenli Müslüman topluluklar, kurban etini kendi içlerinde organize ederek dağıtır. Bazı mahallelerde bu süreç camiler veya sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yürütülür bu da çok kültürlü bir toplumda dini pratiklerin nasıl kurumsallaştığını gösterir. Çad’da kurban kesimi mahalle halkının topluca katıldığı bir etkinliktir. Etin kimlere ne kadar verileceği, yaşlıların ve toplum büyüklerinin kararı çerçevesinde belirlenir. Öncelik yaşlılara, ardından yoksullara ve daha sonra komşulara verilir. Bu sıralama, toplumun değerler sistemini açıkça yansıtan bir modeldir. Mozambik’te ise paylaşım sadece Müslüman topluluklarla sınırlı kalmaz. Kurban eti, Hristiyan komşularla da paylaşılarak dinler arası toplumsal uyum pekiştirilir. Bazı durumlarda kurban kesecek kadar maddi gücü olmayan komşular adına kurban kesilerek et onların evine ulaştırılır. Toplumsal vicdanın ve ahlaki sorumluluğun bir tezahürü olarak saygı duyulan bir gelenektir.  

Bölgeden bölgeye farklılık gösteren bu uygulamalar, özünde benzer bir amacı taşır: bireyi topluluğa dahil etmek, geçmişi bugüne taşımak ve inancı somut davranış biçimlerine dönüştürmek. Afrika’da Kurban Bayramı demek ibadet, sosyal adalet ve ahlaki sorumluluktur.