AB'nin Yeni Ekonomik Rotası: Rekabetçilik Pusulası


Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa’nın küresel inovasyon sahnesindeki konumunu yeniden güçlendirmeyi amaçlayan stratejik bir girişim olan “Rekabetçilik Pusulası”nı tanıttı. Bu yeni çerçevenin en dikkat çekici unsurlarından biri olan “28. Rejim”, şirketler hukuku, vergi politikası ve iş gücü düzenlemelerini AB genelinde tek bir sistem altında birleştirerek uyumluluk süreçlerini kolaylaştırmayı ve ulusal düzeydeki karmaşık bürokratik engelleri ortadan kaldırmayı hedefliyor. Böylece, sınır ötesi iş operasyonlarını zorlaştıran mevcut düzenleyici karmaşanın yerini, daha bütünleşik ve iş dostu bir yapı alacak.
Avrupa Birliği uzun süredir güçlü düzenleyici çerçevesiyle tanınıyor ve bu yaklaşım genellikle tüketici koruması ile etik yönetişimi önceleyen bir model olarak övgü alıyor. Ancak, özellikle yapay zeka gibi gelişmekte olan teknolojiler söz konusu olduğunda, bu "düzenleyici öncelikli" yaklaşım eleştirilerin odağına oturmuştu. Eleştirel kamp, AB’nin katı kurallarının inovasyonu yavaşlattığını ve şirketleri daha esnek düzenlemelere sahip pazarlara yönlendirdiğini savunuyor. Bu eleştiriler arasında en dikkat çekici isimlerden biri olan Elon Musk, Avrupa’nın sert düzenlemelerinin teknolojik ilerlemeyi engellediğini iddia ederek, kıtanın bu konudaki tutumunu alaycı bir dille sıkça eleştirerek kamuoyu oluşturmaya çalışanların başında gelen isimlerinden.
Avrupa’nın düzenleyici yapısının ileriye dönük bir güvenlik önlemi mi yoksa rekabeti engelleyen bir bariyer mi olduğu yönündeki tartışmalar, Çin’in Amerikan teknoloji üstünlüğünü sarsmasının akabinde yeniden alevlendi. Politika yapıcılar açısından bu önlemler, yapay zekanın yaratabileceği potansiyel riskleri ve etik sorunları ele alarak sorumlu bir gelişim sürecini garanti altına almayı amaçlıyor. Ancak öteki tarafta iş dünyası için bu düzenlemeler, esnekliklerini kısıtlayan ve rekabet güçlerini azaltan bir engel olarak görülüyor.
Bürokrasiye neşter
Avrupa ekonomisi son yıllarda çeşitli yapısal zorluklarla karşı karşıya bulunuyor. İş dünyasının temsilcilerine göre, yüksek enerji maliyetleri, aşırı düzenlemeler ve karmaşık bürokratik süreçler, Avrupa'da yatırım yapmayı giderek daha az cazip hale getiriyor. Son yıllarda doğrudan yabancı yatırımların büyük bir bölümü ABD ve Asya'ya yönelmiş durumda.
Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) açısından bakıldığında, AB uzun yıllar ABD ile başa baş bir ekonomik büyüklüğe sahipken, son on yılda bu denge bozuldu. Çin, 2021 ve 2022 yıllarında AB’yi geride bırakarak küresel ekonomik rekabette öne geçti. Özellikle teknoloji ve elektrikli araç üretimi gibi alanlarda Avrupa'nın geride kaldığı görülüyor.
Draghi raporundan “Rekabetçilik Pusulasına”, Brüksel'de durumun farkında olan yetkililer, Avrupa’nın inovasyon ve ticari ölçeklenme konusunda engellerle karşılaştığını kabul ediyor. 2008’den bu yana AB’nin en başarılı yenilikçilerinin yaklaşık %30’u Avrupa’dan ayrılarak özellikle ABD’ye taşındığı da göz önüne alındığında, bu beyin göçünü tersine çevirmek ve Avrupa’yı daha cazip hale getirmek amacıyla oluşturulan stratejinin kıymeti daha iyi anlaşılıyor.
Yeni plan, Avrupa Komisyonu’nun gelecek beş yıl boyunca çalışmalarına yön verecek bir yol haritası olarak tanımlanıyor. Stratejinin üç ana hedefi bulunuyor. İlk olarak, inovasyon açığını kapatmak hedefleniyor. AB, rakipleriyle arasındaki inovasyon farkını gidermek için teknoloji girişimlerini teşvik eden politikalar geliştirmeyi ve yapay zeka kullanımını artırmayı planlıyor.
İkinci olarak, enerji maliyetlerini düşürmek büyük bir öncelik olarak belirlenmiş durumda. İş dünyasının en büyük şikayetlerinden biri olan yüksek enerji maliyetlerini azaltmak için yeni politikalar devreye sokulacak ve karbon nötr ekonomi hedeflerinden taviz verilmeden enerji tedarikinin güvence altına alınmasına odaklanılacak. Üçüncü olarak, ekonomik dayanıklılığı artırmak amacıyla AB, özellikle kritik hammaddelere erişimde daha dirençli hale gelmek istiyor. Bu doğrultuda, üye devletlerin ortak hammadde satın alma mekanizması oluşturması ve Avrupa merkezli üretimin teşvik edilmesi planlanıyor.
Yapay zeka ve inovasyon
Birlik, somut düzeyde yapay zeka alanında atılım yapmak için süper bilgisayarlar ve yüksek kapasiteli bulut altyapıları kurmayı planlıyor. Şirketlerin büyük ölçekli yapay zeka modelleri eğitebilmesi için süper bilgisayar yatırımları da artacak.
Startup ve ölçeklenme süreçlerine yönelik desteklerin artması öngörülürken, yapay zeka girişimlerine sağlanan fonları genişletmek ve inovasyon ekosistemini güçlendirmek de hedefler arasında yer alıyor. Ayrıca üye ülkeler arasında veri paylaşımını kolaylaştıran, güvenli ve merkezi bir veri altyapısı oluşturularak Avrupalı yapay zeka şirketlerinin büyük veri setlerine erişimini hızlandırmak ve inovasyonu teşvik etmek isteniyor.
Çevreciyiz ama…
AB, Yeşil Mutabakat hedeflerinden geri adım atmayacağını vurguluyor. Sanayinin çevreci dönüşümüne odaklanan strateji, inovasyon ve karbonsuzlaşmayı öne çıkarıyor. Döngüsel ekonomi ve malzeme verimliliği, bu plana göre kritik alanlar arasında. Ancak Döngüsel Ekonomi Yasasının 2026’nın son çeyreğinden önce yürürlüğe girmesi beklenmiyor. AB, bu süreçte geri düşmemek için şimdiden harekete geçiyor.
Çevrecilik iddiasını sürdürse de, Birlik, otomotiv devlerinin artan karbon emisyon cezalarından etkilenmemesi için esneklik sağlamaya hazırlanıyor. Yeni plan, otomobil şirketlerine “nefes alacak” bir alan açabilir. Avrupa’daki otomotiv lobileri, 2030’a kadar 15 milyar avroluk ceza riskinden kaçınmak için acil çözüm talep ediyor. Bu taleplerin ne kadarının karşılanacağı, önümüzdeki günlerde netleşecek.
Duyurulacak
AB, demiryolu ve denizcilik alanında büyük hamleler yapıyor. Avrupa genelinde demiryolu altyapısının genişletilmesi için büyük ölçekli yatırımlar planlanıyor. Yüksek Hızlı Tren Planı, kıtalararası bağlantıları güçlendirmek amacıyla bu yıl içinde açıklanacak. Ayrıca, limanlar ve deniz taşımacılığı alanında rekabetçiliği artırmak için Avrupa Liman Stratejisi ve Sanayi Denizcilik Stratejisi üzerinde çalışmalar hız kazanmış durumda. Özellikle yeşil lojistik uygulamaları ve sürdürülebilir taşımacılık modelleri, bu stratejilerin merkezinde yer alacak.
Öte yandan Ukrayna savaşının hatırlattığı savunma sanayii, enerji ve tarımdan çıkarılan derslere göre oluşturulacak rota da yavaş yavaş netleşiyor. İşgal sonrası savunma harcamalarını artıran AB ülkeleri, silah üreticilerinin önündeki bürokratik engelleri kaldırmaya hazırlanıyor. Savunma projelerine özel finansman kanalları ve hızlı onay süreçleri geliyor. Komisyon’un savunma sanayisini önceliklendireceği tahmin edilirken, savunmadan enerjiye her alanda “yerli üretimi” destekleyecek kamu alım reformları devreye sokuluyor. Kamu alımları, AB GSYİH’sinin %14’üne denk geliyor. Yeni düzenlemeler, Made-in-Europe (Avrupa’da Üretildi) ürünlerine öncelik veriyor.
Avrupa Biyoteknoloji Yasası, mart ayında masaya gelecek. Kronik hastalıklar ve nadir ilaçlar için bir düzenleme ile üretim teşvik edilecek. Tıbbi cihazlarla ilgili düzenlemeler basitleştirilirken, dijital sağlık çözümlerine yatırım artacak. Komisyon, “Avrupa’yı ilaç AR-GE’sinde küresel merkez yapacağız” taahhüdünde. Tarım stratejisi, 19 Şubat’ta açıklanacak Tarım ve Gıda Vizyonu belgesinde netleşecek. Çiftçilerin idari yükü hafifletilecek, biyoekonomi projeleri desteklenecek. Ancak sektörün ekonomideki payı düşük olduğu için büyük reformlar beklenmiyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.