WEF'in Denge Arayışı: 2025 Küresel Riskler Raporu


Davos öncesinde yayımlanan Küresel Riskler Raporu, dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditleri ve bu tehditlerin toplumsal, ekonomik ve çevresel etkilerini anlamak için vazgeçilmez bir kaynak olarak kabul ediliyor. Rapor, yalnızca mevcut riskleri sıralamakla kalmıyor, aynı zamanda bu sorunların çözümüne yönelik işbirliği çağrıları yapıyor.
Bu yıl yayımlanan 2025 Küresel Riskler Raporu, 900'den fazla uzmanın görüşüne dayanarak hazırlandı ve önümüzdeki 2 ila 10 yıl içinde dünya gündemini şekillendirecek başlıca riskleri ele alıyor. Raporda, savaşlar ve jeopolitik gerilimlerden çevresel krizlere, toplumsal kutuplaşmadan dezenformasyona kadar geniş bir yelpazede tehditler sıralanıyor.
WEF'in bu analizleri, yalnızca hükümetlere değil, aynı zamanda iş dünyasına ve sivil topluma da küresel zorluklara yönelik ortak çözümler geliştirme çağrısı yapıyor. Bu bağlamda rapor, Davos Zirvesi'nde yapılacak tartışmalar için bir yol haritası niteliği taşıyor.
Raporda vurgulanan temel mesajlardan biri, dünyanın öngörülemez ve köklü bir değişim sürecinde olduğu ve bu değişimlerin hız kazandığı. Küresel ortaklıkların kurulmasının her zamankinden daha acil bir ihtiyaç olduğu belirtiliyor.

2025 için öne çıkan küresel riskler
Artan küresel endişeleri yansıtan ankette, Kısa vadede en büyük riskler şu şekilde sıralandı:
- Devlet temelli silahlı çatışmalar (%23): Savaşlar ve jeopolitik gerilimler, bu yıl en büyük küresel risk olarak tanımlandı. Geçen yıl 8. sırada yer alan bu risk, hızlı bir şekilde öncelik kazandı.
- Aşırı hava olayları (%14): Fosil yakıtların kullanımına bağlı artan kirlilikle tetiklenen aşırı hava olayları, ikinci sırada yer alarak iklim krizinin artık bugünün en büyük sorunlarından biri olduğunu gösteriyor.
- Jeoekonomik çatışmalar: Jeopolitik gerilimler, eşitsizlik ve toplumsal kutuplaşmanın etkisiyle üçüncü sırada yer aldı.
- Yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon: Yapay zekâ araçlarının yanlış bilgilerin yayılmasını hızlandırması nedeniyle dezenformasyon, geçen yıl olduğu gibi kritik bir tehdit olmaya devam ediyor.
- Toplumsal kutuplaşma: Toplumsal kutuplaşma, toplumsal gerilimleri artıran bir diğer önemli risk olarak listede yer aldı.

Küresel risklerin derin analizi
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 Küresel Riskler Raporu, kısa ve uzun vadeli tehditlere dair kapsamlı bir çerçeve sunarak dünyanın karşı karşıya olduğu en kritik sorunlara ışık tutuyor:
- Kısa vadeli tehditler:
Aşırı hava olayları, kirlilik ve toplumsal kırılganlıklar, acil eylem gerektiren öncelikli sorunlar olarak öne çıkıyor. Bu riskler, mevcut ekonomik ve sosyal sistemlerin kırılganlığını daha da artırıyor. - Uzun vadeli tehditler:
İklim değişikliği kaynaklı ekosistem çöküşü ve biyolojik çeşitliliğin azalması, önümüzdeki 10 yılın en büyük riskleri olarak tanımlanıyor. Bu durum, sürdürülebilir kalkınma ve çevresel yönetim stratejilerinin önemini her zamankinden daha kritik hale getiriyor. - Toplumsal riskler:
2025’te ekonomik kriz yaratması beklenen ilk 10 riskten dördünün toplumsal temelli olması, küresel ölçekte sosyal eşitsizlik ve toplumsal kutuplaşma gibi sorunların artan etkisini gözler önüne seriyor. - Dezenformasyonun artan tehdidi:
Yapay zekânın yanlış bilgilendirme üzerindeki etkisi, dezenformasyonu en üst sıralara taşıdı. Özellikle devlet destekli yanıltıcı içeriklerin yayılması, bu sorunun daha karmaşık bir hal almasına neden oluyor. - Çevresel tehditler:
İklim krizine bağlı riskler, uzun vadeli küresel tehditler arasında başı çekiyor. Aşırı hava olayları, kirlilik ve ekosistem çöküşü gibi çevresel krizler, küresel işbirliği ve acil müdahaleyi zorunlu kılıyor. - Küresel geleceğe dair beklentiler:
Ankete katılanların %31’i, 2027 küresel manzarasını “daha karamsar” olarak ifade ederken, %5’i “fırtınalı” bir geleceğin kaçınılmaz olduğu görüşünde birleşti.
Raporda, hem mevcut hem de gelecekteki krizlere karşı ortak çözümler geliştirilmesinin önemi vurgulanırken, küresel dayanışmanın ve sürdürülebilir eylemlerin kritik bir rol oynayacağına dikkat çekiliyor. Bu analiz, liderlerin uzun vadeli risk yönetimi politikaları oluşturmasını ve somut adımlar atmasını zorunlu kılıyor.
Türkiye’nin karşı karşıya olduğu riskler 
Raporda Türkiye’yi içine alan coğrafyada kritik riskler ele alınıyor:
- Ekonomik istikrar: Enflasyon, ekonomik dengeleri tehdit eden en önemli faktörlerden biri olarak tanımlanıyor.
- Göç baskısı: Artan zorunlu göç hareketleri, sosyal ve ekonomik sistemler üzerinde baskı yaratıyor.
- Ekonomik durgunluk: Büyüme potansiyelinin azalması, uzun vadeli ekonomik riskler arasında yer alıyor.
- Eşitsizlik: Gelir ve servet eşitsizliği, toplumsal gerilimleri derinleştiriyor.
- İşgücü ve yetenek eksikliği: Kalifiye işgücündeki eksiklik, ekonomik büyüme potansiyelini sınırlıyor.
WEF’in sunduğu bu analiz, sadece mevcut tehditleri değil, aynı zamanda çözüm yollarını da ele alıyor. Davos Zirvesi sonrası raporun çözüm önerilerine yönelik uluslararası aksiyonların başlatılıp başlatılmayacağı, küresel işbirliği açısından önemli bir test olacak.
Detaylı bilgi için Küresel Riskler Raporu 2025’e bağlantıdan ulaşabilirsiniz: Küresel Riskler Raporu 2025.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.