Trump-Musk Savaşı: Epstein Dosyaları MAGA Tabanını İkiye Böldü!

Araştırmacı Fatih Kocaibiş, Elon Musk ile Donald Trump arasında Epstein dosyaları üzerinden tırmanan gerilimin Cumhuriyetçi Parti içindeki dengeleri nasıl sarstığını, kamuoyunda şeffaflık talebini artırarak Trump’ın liderliğini nasıl sorgulatır hale getirdiğini Fokus+ için inceledi.
Fatih Kocaibiş
Musk-Trump-Savaşı--Epstein-Dosyaları-MAGA-Tabanını-İkiye-Böldü

25.07.2025 - 16:31  |  Son Güncellenme: 25.07.2025 - 16:48

İttifaktan krize: Musk-Trump ilişkisi 

Elon Musk ve Donald Trump’ın ilişkisi, 2024 başkanlık seçimlerindeki stratejik ortaklık ve 2025 yazına doğru ekonomik politikalar, Epstein skandalı ve kişisel hesaplaşmalar nedeniyle ABD kamuoyunu meşgul etmeye devam eden ciddi bir çatışmaya dönüştü. Musk, seçim kampanyasında X platformundaki aktif desteği ve 300 milyon dolara yakın bağışıyla Trump’ın zaferinde önemli rol oynadı. Ancak seçim sonrası Musk’ın Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE) başına atanması ve tartışmalı tavırlarıyla kabine toplantılarına katılması, yönetim içinde yetkisiz müdahale olarak algılandı. Beyaz Saray’da sıkça Trump’la boy göstermesi, "gölge başkan" yorumlarını beraberinde getirdi ve yetki tartışmalarıyla Cumhuriyetçi elitlerde bile rahatsızlık yarattı.

Musk’ın federal personele yönelik geniş çaplı işten çıkarma ajandası, kabinede ilk ciddi gerilimi başlattı. Rubio ve Bessent gibi bakanlarla yaşadığı gerginlikler ve Musk’ın Pentagon bütçesine müdahale etme süreci tartışmaları daha da büyüttü. Ancak asıl kopuş Trump’ın haziran başında Kongre’ye sunduğu, bütçe açığını 3,8 trilyon dolar artıran “Bir Büyük Güzel Yasa Tasarısı” ile gerçekleşti. Musk tasarıyı “ekonomik bir felaket” olarak tanımlayarak 29 Mayıs'ta DOGE görevinden istifa etti. Trump, Musk'ı sadakatsizlikle suçladı ve ilişkileri geri dönüşü olmayacak şekilde gerildi. Haziran ayından itibaren, “dünyanın en zengin adamı” ile ABD Başkanı arasındaki karşılıklı salvolar sertleşti ve Musk, seçimleri “kendisi olmadan kazanamayacağını” söylediği Trump’ın azledilmesini dahi açıkça ima eden paylaşımlar yapmaya başladı.

Musk’ın Epstein baskısı kavgayı üst boyuta taşıdı

Trump ve JD Vance  2024 seçim kampanyası boyunca ve ikinci döneminin başında, Epstein dosyasındaki gizli bilgilerin kamuoyuna açıklanacağını vaat etti. “En şeffaf yönetim” iddiasıyla göreve başlayan Trump ve ekibi, JFK suikasti ve UFO vakaları gibi MAGA seçmeni arasında yankı uyandıran komplo teorilerini ya da uzun süredir gizli tutulan devlet belgelerini açıklamakla övünüyor. Ancak Epstein dosyası, bu vakalar arasında Trump’ın tabanında en çok ilgi çeken ve beklenti yaratan başlıklardan biri haline geldi. 

İkili arasındaki çatışma, 5 Haziran’da Musk’ın X platformunda yaptığı çarpıcı bir paylaşımla tamamen yeni bir boyuta taşındı. Musk, “Büyük bombayı patlatıyorum: Trump, Epstein dosyalarında. Halka hala açıklanmama nedeni bu. Gerçekler ortaya çıkacak.” ifadeleriyle Trump’a doğrudan yüklendi.

Adalet Bakanı Pam Bondi’nin göreve yeni başladığı günlerde sarf ettiği “Epstein’in müşteri listesi masamın üzerinde duruyorifadesi, ayrıca liyakat tartışmaları eşliğinde göreve gelen FBI Direktörü Kash Patel’in geçmişte yaptığı şeffaflık çağrıları hala hafızalarda. Aylardır kamuoyunu oyalayıp halkın talep ettiği karanlık noktaları örtbas eden bir görüntü çizen FBI ve bağlı olduğu Adalet Bakanlığı, Trump seçmenine rahatsızlık vermekteydi. Bugünlerde kamuoyu desteği iç açıcı olmayan Trump için bu konu, MAGA tabanında kan kaybı yaratmaya devam ediyor. Bu başlık üzerinden baskıyı artıran en dikkat çekici figürlerden biri ise hiç kuşkusuz Elon Musk. 

Bu paylaşım yalnızca politik çevrelerde değil, medya ve finans dünyasında da büyük yankı uyandırdı. Musk, paylaşımına 1992 yılında Miami’de düzenlenen bir partide Trump ile Epstein’ın birlikte göründüğü meşhur videoyu da ekledi. Ocak 2025’te yayımlanan 4.500 sayfalık Epstein belgelerinde Trump’ın adının geçtiği biliniyor, ancak kamuya açık belgelerde yasa dışı bir eyleme karıştığına dair somut bir delil yer almıyordu. Ancak yine de, Demokratların da Trump’a karşı kullandığı bu siyasi malzemeyi bir üst seviyeye taşıyan Musk’ın beklenmedik bu bel altı saldırısı şaşkınlık yarattı.

⁠Trump, Musk’ın ağır suçlamalarına “Elon delirmiş, Epstein hakkında yalanlar uyduruyor” diyerek yanıt verdi ve şirketlerini denetletebileceğini ima etti. Musk, aynı gün X’te, SpaceX’in NASA için kritik rolünü vurgulayarak, “Tehditlerle sindiremezsin” restini çekti. Bu atışmalar, kamuoyunda geniş yankı bulurken, Musk’ın şeffaflık çağrıları Cumhuriyetçi Parti içinde destek gördü ve Trump’ın MAGA tabanının kafasında karışıklık yaratmaya başladı.

Elon geri adım atıyor: Kısa süreli ateşkes 

İki tarafın da geri adım atmaktan kaçınırken Washington ahalisinden iki tarafa yakın isimlerin arka planda aracılık yaptığı günlerde, 11 Haziran’da Musk’tan sürpriz bir hamle geldi. X’te yaptığı açıklamada Trump’la ilgili bazı paylaşımlarını sildiğini duyurarak, “Tartışmada çok ileri gittim, özür dilerim” dedi. Ancak bu özrün kapsamı sınırlıydı; çünkü Epstein dosyalarına ilişkin iddialarını geri çekmedi. Bu da Musk’ın yalnızca taktiksel bir yumuşama peşinde olduğunu düşündürdü.

Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson, 2024 seçim kampanyasından itibaren hem Donald Trump hem de Elon Musk ile yakın bir ilişki kurmuştu. Kampanya sürecinde ve seçim zaferi sonrası dönemde Johnson’ın her iki isimle de birçok kez bir araya geldiği, kavga sürecine kadar hem Trump’ın hem Musk’ın çevresinde yer alan az sayıda üst düzey siyasetçiden biri olarak öne çıkmıştı.

Elon Musk ile Donald Trump arasında Epstein dosyaları üzerinden büyüyen kriz, Cumhuriyetçi Parti içinde ciddi bir kırılganlık yarattı. Parti liderliği ise kamuoyu önünde birliği korumaya odaklandı. Mike Johnson, haziran ayından itibaren serinkanlı ve uzlaştırıcı bir pozisyon alarak süreci yumuşatmaya çalıştı. Johnson, Musk ile kişisel ilişkilerini devreye sokarak yapıcı bir tutumla hem yasa tasarısı tanıtım sürecinin hem de yönetimin bu kavgadan en az hasarla sıyrılması için aktif rol oynadı. Fakat X platformunda Musk’ın sert paylaşımları ve Trump destekçilerinin öfkeli tepkileri karşısında sınırlı bir etki yarattı; özellikle Musk’ın takipçilerinin “şeffaflık” çağrıları, parti tabanındaki gerilimi körüklemeye devam etti.

FBI bulguları sonrası Musk yeniden sahnede 

Musk, haziran ayının sonlarına doğru bir nebze ton düşürse de, Trump yönetiminin el üstünde tuttuğu yasa tasarına saldırmaya devam ederken, Trump tarafından sınır dışı edilme ve şirketlerine “DOGE denetimi” tehdidine tekrar tekrar maruz kaldı. Epstein konusunda sessizliği kısa süren Musk, devlet kanadından gelen yeni bir duyuruyla silahı yeniden eline aldı. FBI’ın “yayınlanacak bir müşteri listesi bulunmadığına” ve “Epstein’in ölümüyle ilgili bir şüpheye rastlanmadığına” dair yeni bulguları, Trump’a yakın fenomen yayıncılar ve medya isimlerini birçoğunu tatmin etmedi. 

Tatmin olmayanların başında gelen Musk, FBI bulgularının açıklanmasından günler sonra, yine X’te Trump’a yönelik şu soruyu sordu ve“Eğer Epstein dosyalarını yayınlanmazsa insanların Trump’a güvenmese nasıl beklenebilir?” ifadelerini kullandı.

 Musk, “söz verildiği gibi dosyaları yayınlayın” çıkışı ile tartışmayı canlı tutma niyetini ortaya koyuyordu. Özellikle yasa tasarısının geçmesinin ardından sadece Epstein dosyalarına odaklanmış bir Elon Musk görüldü. Musk’ın etkisiyle birlikte ek momentum kazanan ana akım medya tarafından gündemde Epstein dosyaları meselesi Trump ve ekibi tarafından “önemsiz ve tarihi geçmiş” tanımlanarak değersizleştirilmeye çalışmakta. 

Trump konuyu değiştirme çabasında 

8 Temmuz’daki kabine toplantısında, Trump Epstein sorularını geçiştirmeye çalışarak dikkatleri başka yöne çekmeye çalıştı. Özellikle Adalet Bakanı Pam Bondi’ye yöneltilen sert sorular karşısında, tıpkı Signalgate skandalında Pete Hegseth’i koruduğu gibi, bu kez de Bondi’yi açıkça savundu. Kampanya döneminde ve başkanlığının ilk aylarında Epstein dosyasına ilişkin belgeleri açıklayacağına dair net vaatlerde bulunan Trump, artık bu dosyayı “sıkıcı” bulduğunu ve “hala bu adamla neden ilgilenildiğini anlamadığını” söylüyor. Ancak gerek kabine toplantılarında gerekse yabancı liderlerle yaptığı görüşmelerde, basının bu konudaki ısrarlı sorularından kaçamıyor.

Bondi’yi sıkıştıran gazetecilere agresif bir şekilde müdahale eden Trump “Hala Jeffrey Epstein hakkında mı konuşuyorsunuz? Bu adam yıllardır konuşuluyor. Hala bu adamı, bu deliyi konuşuyor olmamız inanılmaz” diyerek sert bir çıkış yaptı. Basın toplantısında konuşulması gereken daha önemli meseleler olduğunu öne süren Trump, “Elimizde Teksas gibi büyük olaylar var, başarılarımız ve aynı zamanda trajediler yaşanıyor” ifadelerini kullanarak konuyu değiştirdi.

Trump, siyasi maliyeti yüksek olan bu konuyu bastırmak için, kamuoyunu duygusal olarak etkileyen başka bir olayı öne çıkarmaya çalıştıysa da, özellikle öfkeli bir savunma içinde olması Amerikalıların ve medya çevrelerinin konuyu sıcak tutmaya devam etmesine itiyor. Benzer şekilde, Bahreyn Veliaht Prensi Selman ile Oval Ofis’teki görüşmesi sırasında yeniden Epstein sorularıyla karşılaşan Trump, medyanın “yönetimin başarılarını yazması” gerektiğini savundu ve “aptal insanların gündemde tuttuğu”  Epstein meselesini “Demokratların uydurduğu bir aldatmaca” olarak tanımlayarak gündemin bu konuyla meşgul edilmesini eleştirdi.

Cumhuriyetçiler içinde Musk’ın cazibesi azalıyor, Trump güçlü kalıyor

Özellikle Biden’ın yarıştan çekilmesi ve Kamala Harris’in Trump’a karşı ağır yenilgisi, uzun süredir Demokratların “siyasi çürüme ve metal yorgunluğu” yaşadığı tartışmalarını beraberinde getirmişti. Trump, kendisine bu çürüme ve çöküşte büyük pay biçerken, şimdi ise kendi camiasındaki bölünmelerle uğraşıyor. Zira Musk ile Trump arasındaki kavga, Cumhuriyetçi Parti içinde bölünme potansiyeli taşıyor. Musk’ın 2024’teki finansal desteği ve X platformunun Cumhuriyetçi seçmen üzerindeki etkisi, onu partinin tabanında güçlü bir figür haline getirdi. 

Ancak Trump’ın sadık tabanı, Musk’ı “dışarıdan müdahale eden bir elit” olarak görmeye başladı. Buna karşın, genç Cumhuriyetçi seçmenler ve teknoloji yanlısı kesimler, Musk’ın reform önerilerine sempati duyuyor. AP‑NORC anketlerine göre, haziran ayında Trump ile açık çatışmanın ardından Elon Musk’ın Cumhuriyetçi seçmen gözündeki cazibesi belirgin şekilde geriledi. Nisan ayında %38 oranında “oldukça olumlu” olarak değerlendirilen Musk, haziran’a gelindiğinde bu oran %26’ya düştüğü bildiriliyor. Bu, tabanda ciddi bir yumuşama anlamına geliyor.

 Genel kamuoyu açısından bakıldığında, Musk’ın popülaritesi sadece %33 olumlu görüşe sahip olduğu görülüyor; %57’lik kesim ise ona olumsuz bakıyor. Öte yandan Trump’ın Cumhuriyetçi tabandaki desteği hala güçlü. Anketlere bakıldığı zaman partililerin ezici çoğunluğu (%70-80) Trump’ı lider olarak görmeye devam ediyor, Musk bu düzeye yaklaşamıyor. Trump-Musk kavgası özeline bakıldığında favori yine Trump gözükse bile, Musk’ın Trump ve Cumhuriyetçilere belirli bir oranda kan kaybı yaratma potansiyeli mevcudiyetini koruyor. 

ABD halkı Epstein konusunda Trump’la aynı görüşte değil 

FBI ve Adalet Bakanlığından yapılan açıklamalar aksi yönde olsa da, birçok kamuoyu araştırması davanın ele alınışına yönelik güvensizliği görmemizi sağlıyor. Amerikan halkının %69’u Trump’ın başına bela olan “müşteri listesinin” devlet tarafından gizlendiğini düşünüyor. Benzer şekilde, Epstein’in ölümüyle ilgili bütün gerçeklerin açığa çıkmadığına inanların oranı ise %60’ı buluyor. Anketlerde ezici çoğunlukla halkın “bütün bilgilerin kamuya açılmasını” istediği görülürken, bu talebin partiler üstü bir hal aldığını da değerlendirmek mümkün. Ayrıca seçmenlerin FBI ve Adalet Bakanlığı yöneticilerine memnuniyetsizliklerinin %50 bandında olması, Trump’ın yalnızca kendisinin değil sadık ekibinin de yıprandığını gösteriyor. 

Reuters/Ipsos ve YouGov/CBC anketlerine göre, seçmenlerin önemli bir bölümü Trump’ın Epstein belgeleri konusunda yeterince şeffaf davranmadığını düşünüyor. Demokratlar arasında bu olumsuz algı beklenen bir sonuçken, dikkat çekici olan Cumhuriyetçi seçmen cephesindeki memnuniyetsizlik. Cumhuriyetçi seçmenlerin yalnızca %35’i Trump’ın süreci iyi yönettiğini düşünürken, %49’unun memnuniyetsizliği partideki görüş ayrılıklarını açıkça ortaya koyuyor.

Epstein dosyalarıyla ilgili memnuniyetsizlik, kamuoyu anketlerinin yanı sıra Kongre içindeki artan gerilimlere de yansıdı. Temsilciler Meclisi’nde ve Senato’da bazı Cumhuriyetçi üyeler, Adalet Bakanlığı’nın “müşteri listesi yok” açıklamasını yetersiz bularak Epstein dosyalarının yayımlanması için şeffaflık çağrısında bulundu. Trump’ın eski yardımcısı Mike Pence de dahil Temsilciler Meclisi’nden Nancy MaceThomas Massie ve Ralph Norman ile Senato’dan Marsha BlackburnJosh HawleyThom Tillis ve John Thune gibi Cumhuriyetçi isimler Adalet Bakanlığı’nın tutumunu eleştiren ve şeffaflık talep eden isimler arasında yer aldı. Bu çıkışlar, özellikle Trump’a yakın olan isimlerden gelmesiyle, MAGA blokunun siyasi birlikteliğinde çatlaklar oluştuğunu ve iç tartışmaların derinleştiğini ortaya koydu. Ancak örgütlü bir şekilde Trump’ın başına ağrıtacak düzeyde toplu bir isyan görüntüsü bulunmuyor. 

Epstein ve Musk krizleri ara seçimlere etki edebilir

Trump’ın ocak ayından beri anketlerdeki düşüş eğilimi birçok iç ve dış politikasına bağlı olarak gerçekleşiyor. Her ne kadar Musk’la yaşanan çatışma ve Epstein belgeleri üzerinden oluşan güvensizlik ortamı, tek başına ara seçimlerin seyrini belirleyecek güçte olmasa da, bu krizler Cumhuriyetçi tabanda kırılganlık yaratıyor. Trump, önümüzdeki süreçte kısa vadeli kazanımlar ve çoğunluğun onaylamadığı farklı alanlardaki politikalarında düzeltmeye gidemezse Cumhuriyetçilerin kan kaybı söz konusu olabilir. 

Bu durum, Trump’ın sessizce yürüttüğü yeniden seçim stratejisini zayıflatabileceği gibi, 2026 ara seçimlerinde yaşanacak olası kayıplarla birlikte yasama gücünü de sınırlayabilir. Meclis veya Senato’daki çoğunluğun kaybedilmesi, bütçe ve göç gibi kilit alanlardaki icraatları sekteye uğratır. Ayrıca, muhalefet kontrolündeki bir Kongre, Trump hakkında yeni soruşturmalar başlatarak hem siyasi ajandasını hem de kamuoyu algısını tehdit edebilir.

Şubat ayındaki gösteri yetersiz kalmıştı 

Trump, alışılmışın aksine Musk’a doğrudan ve sert biçimde yüklenmedi. Biden döneminde X’in gücüyle şekillenen siyasi iklimde, Musk’ın bir figürü ne kadar yıpratabileceğini bilen Trump, temkinli bir üslup tercih etti. Ancak bu düşük profil yaklaşımının Epstein krizinde etkili olmadığı ortada. FBI bulgularına yönelik şüpheyi yayanların başında kendi tabanındaki MAGA aktörleri geliyor. Tucker Carlson, Steve Bannon, Alex Jones ve Laura Loomer gibi Cumhuriyetçi figürler, dosyalar konusunda ısrarlı ve sorgulayıcı yayınlarını sürdürürken, Amerikan halkındaki kronik kurumsal güvensizlik refleksi bu eleştirileri daha etkili hale getiriyor. 

Şubat ayında Beyaz Saray, MAGA çevresinden tanınan 15 sosyal medya fenomenini özel bir bilgilendirme için davet etti. Etkinlik, “Epstein Files: Phase 1” başlığıyla lanse edildi ve kamuoyuna “büyük bir ifşaat” yapılacağı beklentisi oluşturuldu. Davetliler arasında Jack Posobiec, Libs of TikTok hesabının sahibi Chaya Raichik, Benny Johnson ve Liz Wheeler gibi muhafazakar içerik üreticileri yer aldı. 

Trump yönetiminin seçimin ardından vaatleri nedeniyle kamuoyunu yatıştırmak için organize ettiği bu "Phase 1" etkinliği, beklentiyi daha da artırırken, içerik yetersizliği nedeniyle ters tepti. O gün Beyaz Saray önünde verilen meşhur “klasörlü poz” ise zamanla bir ironi simgesine dönüştü. Katılımcılara dağıtılan klasörlerde, eski belgelerden derlenmiş, büyük oranda kamuya açık ve çoğu sansürlenmiş içerikler sunuldu. 

Özellikle “müşteri listesi” ya da Adalet Bakanlığı’na ait özgün dosyaların yer almaması sosyal medyada sert eleştirileri beraberinde getirdi. Siyasi koz olarak hazırlanmış gösteri malzemesi olarak değerlendirilebilecek bu klasörler, bazı MAGA figürleri bu çıkışı “Trump kampanyasının güvenilirliğini zedeleyen bir PR fiyaskosu” olarak yorumladı. 

Sistemle savaşan lider mi, sistemin parçası mı?

Trump, yıllarca QAnon, derin devlet ve Epstein zinciri gibi komploları ifşa edecek lider olarak yücelten onu sistemin karşısında duran figür olarak gören MAGA seçmeni, şimdi Trump’ın da “gerçekleri saklayan” bir devlet adamına dönüştüğünü hissediyor. Bu dönüşüm, derin devletle mücadele ederek “düzeni bozacak adam” mitinin zedelenmesi anlamına geliyor ve özellikle Epstein dosyaları gibi sembolik meselelerde, Trump’a olan inancı sarsan önemli bir kırılma yaratıyor.

Trump’ın dikkat dağıtmak adına göçmenlik, dış politika veya geçmiş Demokrat skandallarına yönelmesi şu an için işe yaramıyor. Köşeye sıkışmış bir şekilde eski FBI Direktörü James Comey, Biden ve Obama’yı “Epstein dosyalarını uydurdular” diyerek suçlamasının kendi tabanında dahi karşılık bulması kısıtlı görünüyor. Adalet Bakanı’na büyük jüri tutanaklarının yayınlatma girişimi gibi göstermelik adımlar da bu kriz karşısında yetersiz kalıyor. Eğer Trump yönetimi rüzgarı tersine çevirecek yeni bir aksiyon alamazsa, Musk ile sular durulsa bile Epstein bilmecesi yüzünden önümüzdeki süreçte önemli bir oranda siyasi faturanın çıkacağı değerlendirilebilir. 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.