İyi Yapılmış Bir Felaket Filmi: 2024 İklim Krizi


Avrupa İklim Servisi ve Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 10 Ocak Cuma günü, 2024 yılını sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1,55 °C üzerinde kaydedilen en sıcak yıl olarak onayladı.
BM Genel Sekreteri António Guterres, bu çarpıcı gerçeği şu sözlerle dile getirdi:
“İklim tarihi gözlerimizin önünde yazılıyor. Sadece bir veya iki rekor yıl değil, tam on yıllık bir sıcaklık serisiyle karşı karşıyayız. Yıkıcı hava olayları, eriyen buzullar ve yükselen deniz seviyeleri, insan faaliyetleriyle artan rekor düzeydeki sera gazı salınımlarının bir sonucu. Eğer liderler hemen harekete geçmezse, bizi daha kötü bir gelecek bekliyor.”
Bu teyit, kuraklık koşullarının etkisiyle daha da şiddetlenen orman yangınlarının Los Angeles’ı kasıp kavurduğu, Hollywood’da büyük çaplı tahliyelerin, panik havasının ve ölümlerin yaşandığı bir dönemde geldi.
Guterres'in “2024’te baş döndürücü sıcaklıklar, 2025’te çığır açan iklim eylemi gerektiriyor” diyerek desteklediği çağrısı, hükümetlerin daha cesur ve hızlı adımlar atmasını, küresel ısınmanın yıkıcı etkilerini hafifletmek için acil eylemleri zorunlu kılıyor.
2024 yılı, analizlere ve değerlendirmelere yön vermesiyle bir süre daha gündemde kalacak gibi görünse de, tüm canlılar için zorlu geçen bu yıla iklim perspektifinden baktığımızda, "özlenmeyecek bir yıl" olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Yıl boyunca yapılan gözlemler, 2024’ün iklim etkileri açısından tarihsel bir yıl olacağını zaten işaret ediyordu. Climate Center, NOAA ve NASA'nın birleşik verilerinden oluşturulan “2024’e Bakış (2024 in Review)” adlı raporda, en sıcak yıl olarak kaydedildiğini aşağıdaki şekilde grafiklendi:

Öte yandan, Avrupa Orta Menzilli Hava Tahminleri Merkezi tarafından, AB'nin finansmanıyla yürütülen Kopernik İklim Değişikliği Servisi (C3S), dünyanın ortalama sıcaklıkları insanlık tarihinde ilk kez Paris Anlaşması’nın hedefini aşarak 1,5°C üzerine çıktığını raporlamıştı.
2024 yılı, haziran ayına kadar her ay sıcaklık rekorları tazeledi. Kuzey Yarımküre, bugüne kadar yaşanan en sıcak kışı deneyimlerken, global deniz yüzey sıcaklıkları 21,09°C ile daha önce görülmemiş seviyelere ulaştı. Atlantik Okyanusu’nda kaydedilen ilk Kategori 5 kasırga olan Beryl, haziran ayı sonunda hızla güçlenerek korkutucu bir şekilde etkisini hissettirdi. Bu olaylar zinciri, iklim değişikliğinin aşırı hava olayları üzerindeki etkilerini, gerçekleşme olasılıklarını ve sıklıklarını daha sık sorgulatır hale getirdi.

Her ne kadar her aşırı hava olayını doğrudan iklim değişikliği veya insan etkisine bağlamak mümkün olmasa da bilimsel araştırmalar ve destekleyici veriler, bu etkilerin dramatik bir şekilde gözler önüne serildiğini açıkça ortaya koyuyor.
Artan sıcaklıklar, dünya çapında aşırı hava olaylarını tetikledi ve 2024 yılını, bir felaket filmi senaryosunu aratmayan bir döneme dönüştürdü. Can kayıpları, ormanların yok oluşu, tarım alanlarının büyük ölçüde zarar görmesi ve milyar dolarlık ekonomik kayıplar, bu dönemin yalnızca görünen kısmını oluşturuyor.
Climate Central ve işbirliğindeki World Weather Attribution(WWA) raporlarına göre 2024 yılındaki aşırı hava koşulları, tehlikeli ve endişe verici yeni zirvelere ulaştı. “Bu yılki rekor kıran sıcaklıklar, binlerce insanı öldüren ve milyonlarca insanı evlerinden eden amansız sıcak hava dalgalarını, kuraklığı, orman yangınlarını, fırtınaları ve selleri körükledi.” şeklinde ifade edildi.


Raporun tamamı için: Spiral: When risks become reality: extreme weather in 2024
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Celeste Saulo, iklim değişikliğinin kritik etkilerini şu sözlerle vurguladı:
“Isınmanın her bir derecesi, iklim aşırılıklarını, etkilerini ve risklerini artırıyor. Sıcaklıklar yalnızca tablonun bir parçasıdır; iklim değişikliği, artan aşırı hava olaylarının neredeyse günlük olarak gözlerimizin önünde gerçekleşmesiyle gerçek bir krizdir.”
WWA ve Climate Central'ın 2024 yılına ilişkin raporu, çarpıcı bulgulara dikkat çekiyor;
- İklim değişikliği, incelenen 29 aşırı hava olayından 26’sını yoğunlaştırdı.
- Bu olaylar, en az 3.700 kişinin ölümüne, milyonlarca insanın ise yerinden edilmesine neden oldu.
- "Riskler Gerçeğe Dönüştüğünde: 2024'te Aşırı Hava Koşulları" başlıklı rapor, iklim değişikliğinin 2024 yılında insan sağlığına ve ekosistemlere zarar veren 41 tehlikeli sıcak gün eklediğini ortaya koydu.
2024 yılını şekillendiren iklim felaketlerini hatırlayarak yeni yılın daha umut verici olması için bir yol açabiliriz. Ancak unutmayalım, eylemleri güçlendirmek için cesur adımlara ve küresel etkide bir kararlılık boyutuna ihtiyaç var. İşte bu yılın en yıkıcı iklim felaketleri:
Helene ve Milton Kasırgaları (ABD)
Birleşmiş Milletler Dünya Meteoroloji Örgütü'ne göre, sezonun ilk kasırgası olan Beryl Kasırgası, Atlantik'te kaydedilen en erken Kategori 5 kasırgası oldu. Kategori 5 kasırgaları, 252 km/h veya daha yüksek rüzgar hızlarıyla felaket boyutunda hasara yol açan kasırga şiddeti bakımından en güçlü seviyeyi ifade ediyor.
Eylül ayında Amerika Birleşik Devletleri, Küba ve Meksika'yı vuran Kategori 4 Helene Kasırgası, 2024'ün yıkıcı olaylarından biriydi. Rapora göre Helene Kasırgası 232 can aldı ve hasar bilançosu 55 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu, 2005'teki Katrina'dan bu yana anakara ABD'de bir kasırgadan kaynaklanan en yüksek ölüm sayısı oldu.

Henüz Helene’nin etkileri giderilmeye çalışılırken, Ekim ayında ABD Milton Kasırgası ile vuruldu. Meksika Körfezi'nden ABD'nin doğu kıyısındaki Florida'ya doğru ilerleyen Milton, karaya 3. kategori kasırgası olarak ulaştı. 25 kişinin ölümüne neden olan kasırga, evleri, altyapıyı ve tarım alanlarını ciddi şekilde etkileyerek 60 milyar dolarlık ekonomik kayba yol açtı. Christian Aid, Counting the cost 2024 Raporuna göre bu felaket, 2024’ün en yüksek maliyetli iklim felaketi olarak kaydedildi.
Climate Central, iklim değişikliğinin kasırgaların daha yoğun hale gelmesine neden olduğunu, devam eden ısınmayla birlikte tropikal siklonlardan kaynaklanan sel risklerinin arttığını ve ekonomik kayıpları büyüttüğünü doğruluyor (Hurricane Rapid Intensification raporundan).
Yagi Tayfunu (Güneydoğu Asya)
Eylül 2024'te Güneydoğu Asya'nın en büyük tayfunu olan Süper Tayfun Yagi, Filipinler, Laos, Vietnam, Myanmar ve Tayland'ı etkiledi. Şiddetli sel, heyelanlar ve altyapı hasarına yol açarak 800'den fazla can kaybına neden oldu.
Vietnam'da 26 eyalet zarar görürken, Myanmar'da 2,3 milyon hektar tarım arazisi etkilendi. Filipinler'de ise 500.000'den fazla insan tayfundan zarar gördü. Tayfunun toplam ekonomik kaybı 12,6 milyar doları buldu. Hong Kong Gözlemevi, Yagi’nin saatte 230 km'ye varan rüzgar hızlarıyla süper tayfun seviyesine ulaştığını bildirdi.
Araştırmalar, iklim değişikliğinin Yagi Tayfunu’nun şiddetini artırdığını gösteriyor. Bölge genelinde yaşanan kayıplar, bu tür olayların gelecekte daha sık gerçekleşebileceğine dair endişeleri artırıyor.
Boris Fırtınası (Orta Avrupa sel felaketleri)
Boris adı verilen alçak basınç sistemi, Orta Avrupa'ya şiddetli yağışlar getirerek, son 30 yılın en kötü sellerine neden oldu. 11-18 Eylül tarihleri arasında Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Polonya ve Slovakya'nın bazı bölgelerinde, yalnızca beş gün içinde üç aylık yağış düştü.
Sel suları sokakları sular altında bıraktı. Fırtına, Avrupa genelinde toplam 13,87 milyar dolarlık ekonomik kayba neden oldu. Ekim ayında Valencia’da meydana gelen seller, 226 kişinin ölümüne yol açarak bölgenin en trajik olaylarından biri haline geldi. Bu olaylar, Avrupa’nın iklim değişikliği etkileriyle daha sık ve yoğun karşı karşıya kalacağını bir kez daha ortaya koydu.

Çin sel felaketleri
Haziran ve temmuz aylarında Çin'in güney ve orta bölgeleri rekor yağış aldı. Guangdong, Guangxi ve Fujian eyaletlerinde sel ve toprak kaymaları yaşandı. 315 kişi hayatını kaybederken, 2 milyon hektar tarım alanı zarar gördü.
Tarımsal üretimdeki kayıplar ve altyapı hasarları nedeniyle toplam ekonomik maliyet 15,6 milyar doları buldu. İklim değişikliği kaynaklı sıcaklık artışlarının, bu tür aşırı yağışların sıklığını artırdığı tespit edildi.
Valencia sel felaketi (İspanya)
İspanya'nın Valencia bölgesinde, bir "cut-off low" meteorolojik olayı sonucunda birkaç saat içinde yıllık yağış miktarına eşdeğer düzeyde yağışlar meydana geldi. Sel, altyapıya ve tarım alanlarına büyük zarar verdi altyapısına ve tarım alanlarına büyük zarar verdi. Sel nedeniyle 226 kişi hayatını kaybederken, özellikle Valencia ve çevresindeki kentlerde yüzlerce ev su altında kaldı.
Ayrıca, tarımsal üretim neredeyse durma noktasına geldi ve hasatlar büyük ölçüde yok oldu. Ekonomik kayıplar 4,2 milyar doları bulurken, bu durum Valencia için kayıtlardaki en maliyetli doğal afetlerden biri olarak kaydedildi. Araştırmalar, bu tür olayların Akdeniz'deki deniz yüzeyi sıcaklıklarının artışıyla daha sık ve yoğun hale geldiğini ortaya koyuyor. İklim değişikliğinin Valencia'daki bu yağış miktarını %12 artırdığı, gelecekte ise bu tür olayların daha geniş alanları etkileyebileceği tahmin ediliyor.
Rio De Janeiro sel felaketi (Brezilya)
Brezilya'nın Rio Grande do Sul eyaletinde meydana gelen sel felaketi, 183 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. 5 milyar dolarlık hasar kaydedilirken, 100.000'den fazla ev yıkıldı ve milyonlarca kişi etkilendi.
Eyalet valisi Eduardo Leite, bu olayı bölge tarihinin "en kötü felaketi" olarak nitelendirdi. Uzmanlar, iklim değişikliğinin bu tür felaketleri iki kat daha olası hale getirdiğini ve yağış yoğunluğunu %15’e kadar artırdığını belirtti.
Bangladeş sıcak hava dalgası
Bangladeş, Nisan ve mayıs aylarında 40°C'yi aşan sıcaklıklarla tarihindeki en uzun ve şiddetli sıcak hava dalgalarından birini yaşadı. Hükümetin sıcak hava dalgalarına yönelik bir acil durum mekanizmasının olmaması, okulların kapanmasına ve iş yerlerinin faaliyetlerini durdurmasına yol açtı. Bu olağanüstü koşullardan 33 milyon kişi doğrudan etkilenirken, tarım sektörü büyük zarar gördü. Pirinç ve sebze üretimindeki kayıplar, hem gıda güvenliğini hem de kırsal gelir kaynaklarını tehdit etti.
Uzmanlar, iklim değişikliğinin bu tür aşırı sıcaklık olaylarını daha sık ve yoğun hale getirdiğini belirtiyor. Ekonomik kayıpların sadece tarımsal zararlarla sınırlı kalmadığı; enerji tüketimindeki artış, sağlık hizmetlerine olan talep ve uzun vadeli adaptasyon maliyetleriyle daha da derinleştiği tahmin ediliyor.

Batı Afrika sel felaketi
Batı Afrika'da Çad, Nijer ve Nijerya gibi ülkeler, Ağustos ve eylül aylarında aşırı yağış ve su baskınları nedeniyle ciddi kayıplar yaşadı. Bu felaket, 6,6 milyon kişinin etkilenmesine, 2.000'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine ve 1 milyon kişinin yerinden olmasına neden oldu. Tarım sektörü de ağır darbe aldı; 720.000 hektarlık tarım arazisi zarar görerek bölgedeki gıda üretimini ciddi şekilde baltaladı. 600.000'den fazla ev yıkıldı ve altyapı büyük ölçüde hasar gördü.
Uzmanlar, iklim değişikliğinin bölgede aşırı yağış olaylarını iki kat daha olası hale getirdiğini ve yağış miktarını %20 artırdığını belirtiyor. Bu durum, Batı Afrika’nın gelecekte daha yoğun ve sık sel olaylarına karşı hazırlıklı olması gerektiğini gösteriyor. Sel felaketinin toplam ekonomik maliyeti, tarım ve altyapı zararları dahil olmak üzere milyarlarca doları buldu. Ayrıca, ekonomik toparlanmanın uzun vadede bölgedeki yoksulluk seviyesini daha da derinleştireceği öngörülüyor.
İklim değişikliği etkilerinin Türkiye’deki yansımaları
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Türkiye 2024 İklim Raporu’na göre, yılın ilk sekiz ayında toplam 900 ekstrem hava olayı kaydedildi. Bu olayların dağılımı ise şöyle oldu:
- %36 şiddetli yağış ve sel,
- %22 dolu,
- %19 fırtına,
- %8 yıldırım düşmesi,
- %6 kar,
- %3 heyelan,
- %2 hortum,
- %2 don.
Tarım, altyapı ve konut alanlarında büyük ekonomik kayıplara yol açan bu aşırı hava olayları, insan kaynaklı iklim değişikliğinin sonuçları olarak değerlendiriliyor. Rapor, hükümet ve yerel yönetimlerin bu tür felaketlere karşı daha güçlü adaptasyon ve önleme stratejilerinin gerekliliğini vurgularken, yılın ilk sekiz ay için öne çıkan olayları şöyle listeledi:
Rekor sıcaklıklar
2024 yılı, Türkiye genelinde ortalama 16,8°C sıcaklıkla 1971'den bu yana en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti. Özellikle Nisan ayında, sıcaklık normallerinin 4,3°C üzerine çıkarak ekstrem değerlere ulaştı. Yılın en yüksek sıcaklığı, 20 Haziran’da Ceylanpınar’da ölçülen 47,8°C oldu. Ayrıca, 136 meteoroloji istasyonu kendi aylık maksimum sıcaklık rekorlarını kırdı.
Yağış dağılımındaki dengesizlikler
Ocak-Ağustos dönemi yağış ortalaması, uzun yıllar ortalamasının %4 altında kaldı. Ege, Doğu Marmara, Batı Trakya ve Orta Anadolu'nun batısında yağışlar %20’den fazla azalırken, Van Gölü güneyi ve Giresun çevresinde %40’tan fazla artış gösterdi. Bu dengesizlikler, tarımsal üretimi ve su kaynaklarını olumsuz etkiledi.
Antalya'da şiddetli yağış ve sel
12-14 Şubat tarihlerinde Antalya’da yaşanan şiddetli yağışlar ve sel felaketi, 5 ilçeyi etkiledi. 3.862 binada su baskını meydana gelirken, 211 çiftçi toplam 1.200 dekarlık tarım alanında zarar gördü. Kepez’de yağış miktarı 304,9 kg/m², Muratpaşa’da ise 233,9 kg/m² olarak ölçüldü. Felaket, can kayıplarına ve ciddi ekonomik zararlara neden oldu.
İzmir orman yangını
15-18 Ağustos tarihlerinde İzmir Yamanlar Dağı’nda çıkan orman yangını, 2.159 hektarlık alanı etkiledi. Yüksek sıcaklıklar, düşük nem ve kuvvetli rüzgar yangının hızla yayılmasına neden oldu. 16 ev yanarken, 87 ev ve 45 iş yeri tahliye edildi.
Amasya'da yıldırım düşmesi
5 Temmuz'da Amasya Kışlacık Köyü’nde yıldırım düşmesi sonucu bir çoban yaralandı ve 76 koyun telef oldu. Aynı gün meydana gelen dolu ve fırtına, tarım arazilerinde ve altyapıda hasara neden oldu.
2024 yılı, yalnızca rekorlarla değil, bu rekorların ardındaki ağır insani ve çevresel bedellerle de hafızalarda yer edecek. Bu yıl, küresel liderlere ve toplumlara iklim değişikliğiyle mücadele etmenin aciliyetini bir kez daha hatırlatan bir dönüm noktası oldu.
İklim göstergelerine göre 2025 için olumlu bir projeksiyon yapılamasa da daha güçlü iklim politikaları, etkin eylemler ve adil bir geçiş süreci için bir başlangıç olması umuluyor. Bizler de bu yeni yılın, erken uyarı sistemlerinin daha etkili kullanıldığı, hükümetlerin, organizasyonların ve bireylerin üzerlerine düşen sorumlulukları daha kararlılıkla yerine getirdiği bir yıl olmasını dileyelim.
Daha adil, daha sürdürülebilir ve barış dolu bir geleceğin temellerinin atıldığı bir yıl olsun. Ve en önemlisi, 2025’in bu kararlılığın somut sonuçlara dönüştüğü bir yıl olmasını umut edelim.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.