Haber Değeri Taşımayan Ölümler
Sıradan, günlük olaylar yerine sıra dışı ve nadir olaylar haber değeri taşır. Bu gazeteciliğin temel öğretisidir. Bir olayın haber olup olmadığına karar veren eşik bekçileri, sıra dışı olayları haberleştirir. Peki, bir olayın sıra dışı olmaktan çıkıp sıradan hale gelmesi ne zaman gerçekleşir? Bir savaş, süregiden bir katliam, açlık veya salgınlar ne zaman haber değerini kaybeder?
2019 yılının sonunda, hayat her zamanki gibi sürüp gidiyordu. Çin’de bir hastalığın çıktığı, insanların bir bir yere yığıldığı haberler yayıldı. Meşhur ifadeyle, “küresel köy” olan dünyamızda herkes içli dışlı bir yaşam sürdürüyor. Bu sebeple, 2020’nin ilk aylarında çok geniş bir alana yayılan hastalık, tüm dünyanın gündemi haline geldi. Seddin ötesindeki ülke, gerekli tedbirleri alarak tüm dünyanın ihtiyaçlarını sağlamaya devam ederken, dünyanın geri kalanı yaşadığı şoku anlamaya çalışıyordu.
Şartlara uyum sağlayarak bu günlere ulaşan insanlık, bir şekilde sıradan ve günlük hayatına dönmek istedi. Birden fazla kıtada yayılan hastalık, yüzbinlerce ölüme ve yaşamın kısıtlanmasına yol açsa da gündelik hayatın cezbediciliği herkesi ele geçirdi. Hayatımıza giren pandemi kavramı da gün geçtikçe sıradan oldu. Artık haber değeri taşımıyordu. O günlerde kimi annesini, kimi babasını, kimi ise en yakınım dediği insanı kaybetti. İlk günlerde hayatını kaybeden her insan için herkesin yüreği parçalandı. Günler geçtikçe, ölüm tablolarını soğukkanlılıkla izledik, ardından bu tablolar ve ardındaki hikayeleri unuttuk.
Sırdan ve günlük olaylara dönmek, herkes gibi devletlerin de istediği bir durum. Özel günler ve özel eylemlerimiz artık kaldığı yerden devam edebilirdi. “Özel bir askeri operasyon”la eski günlerimize döndük. 2014 yılında başlayan ancak yarım kalan Rusya-Ukrayna Savaşı, 2022’de tekrardan gündemimize girdi. Binlerce sivilin katledildiği, yerinden edildiği ve cephede öldürüldüğü günler geri geldi. Siyasi hesaplar ve kavgalar gölgesinde insanların hayatlarını kaybetmesi, tüm dünyayı, özellikle de Batılıları üzdü. Ne de olsa yanı başlarında insanlar katlediliyordu ve bu zulme bir dur demeleri gerekiyordu. Bütün basın mensupları, insanların öldürüldüğü savaşın ortasından canlı yayın yaptı. Doğum hastanesine düşen bir bomba ile hamile kadınlar, sığınaklara kaçmaya çalışan çocuklar ve yaşlılar. Her fotoğraf karesi ile acımız katlandı, yüreğimiz parçalandı.
Sonra savaş cephede devam etmeye başladı ce dünya gündemindeki etkisi azaldı. Ukrayna’da yaşananlar, artık yalnızca haber değeri taşıyan olaylar dışında ilgi çekmiyor.
Uzun süredir hem de oldukça uzun süredir devam eden bir katliam tekrardan ilgi çekmeye başladı. 2023 yılında, İsrail’in Gazze halkını aç, susuz, elektriksiz bıraktığı ve katlettiği görüntüler paylaşılmaya başlandı. İsrail’in sistematik zulmüne direnç geliştiren Gazzelilerin yaşadıklarını gördükçe hangi yürek parçalanmadı ki? Tüm dünyayı kandırmaya çalışan İsrail’in bombaladığı hastaneyi nasıl unutabiliriz? O hastanede 471 insanı katlettiler ve binlerce insanı sağlık imkanından mahrum bıraktılar. Her yaştan insanı katleden İsrail’e karşı direnen Gazzelilerin direnci, bize umut olmadı mı?
Vicdanların yükselen sesi
Vicdanlı insanlar, yaşanan zulmü gördükçe seslerini daha fazla yükseltti: Sesleri arttıkça, devletlerin de -birçoğunun kısık- sesleri çıkmaya başladı. İsrail’in sistematik zulümleri tekrardan ekranlarda yerini aldıkça haber değeri taşıdı. İsrail’in yaptıkları hiçbir zaman haber değerini kaybetmemesi gerekse de insanlığın dikkat dağınıklığının en fazla olduğu çağdayız. Sosyal medyada, herhangi bir şeye yeteri kadar dikkat vermiyoruz. İsrail’de yaşanan zulümleri de hızlıca kaydırıp geçiyoruz. Yaşanan acıları ve devam eden trajedileri görmezden gelmeye devam ediyoruz.
13 yıldır birlikte yaşadığımız Suriye halkının yaşadıkları ise yine gündelik hayatta unutulmaya yüz tutmuştu. Ancak geçtiğimiz günlerde, Suriye halkının diktatör Esed rejiminden kurtulacağının ayak sesleri duyulmaya başlandı. Bütün dünyanın ilgisini çeken olaylar son buldu. Bir zamanlar, kısa süreliğine dikkatimizi çeken Esed zulmünün acı gerçekliği yeniden ortaya çıktı. İşkenceyle vücut bütünlüğü bozulan, hafızası silinen, tecavüz edilen ve bütün bunları yaşarken gün ışı görmeyen insanlara şahit olduk. Adını unutan adamlar, babalarını tanımadığı çocukları olan kadınlar, 13 yaşında hapse giren ve 10 yıl sonra şizofren olarak kurtulan çocukları içimiz acıyarak izledik.
Göz ardı edilen acılar
Bu yaşananları göz ardı etsek de dünyada bu acılar yaşanıyor. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde milyonlarca insan açlık, salgın hastalıklar ve savaşlar nedeniyle hayatını kaybetti. Sadece büyük bir olay olduğu zaman haber değeri taşıyan Ukrayna’da ve Gazze’de, insanlar hala açıkla, sağlık sorunlarıyla uğraşıyor ve hayatlarını kaybediyor.
Dünyada sıradan olaylar, sıra dışı olaylara kıyasla her zaman daha fazla gerçekleşiyor. Ancak eşine az rastlanır olayların az olması, habercilerin işine engel değil. Bu koca dünyada, her zaman sıra dışı olaylar olacak, haberler yapılacak. Ancak kısa ve etkili olaylar, uzun bir hal alırsa etkisini kaybeder. Uzayan olayların etkisinin kaybolmasının tek nedeni habercilerin azalan ilgisi değil. Peki ya ne?
Başkalarının duygusal deneyimlerini taşımak çoğu zaman zordur. Yaşanan bunca zulmün gündemimizde kısa kalmasının bir sebebi de empati yorgunluğu. Büyük trajediler yaşandığında, insanlar duygusal yükten kaçmak için sıradan hayatların güvenli limanına sığınmak ister. Medyanın ürettiği haberlerin hızla tüketilmesi ve sürekli değişen gündem, trajedileri unutturur. İşte bu sebeple, yaşanan bir zulüm, katliam ve eşine az rastlanır bir olay olduğu zaman sıradan hayatlarımıza dönme arzusu ortaya çıkıyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fokus+'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.