Mehmetçik İstedi, Türk Savunma Sanayisi Üretti!

Türkiye, son yıllarda savunma sanayi alanında büyük bir atılım gerçekleştirerek yerli üretim oranını hızla artırdı. Özellikle İHA (insansız hava aracı), SİHA (silahlı insansız hava aracı), balistik füze sistemleri, deniz platformları ve zırhlı kara araçları gibi kritik savunma projelerinde yerli ve milli çözümler geliştiren Türkiye, bölgesel ve uluslararası güvenlik ihtiyaçlarına yönelik güçlü adımlar atıyor.
Hilal Bardakcı
Mehmetçik İstedi, Türk Savunma Sanayisi Üretti!
2 Kasım 2024

Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde yürütülen projeler, ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN ve BAYKAR gibi yerli savunma şirketlerinin teknoloji üretiminde önemli bir ivme kazanmasını sağladı. Türkiye’nin SİHA’ları, kamikaze dronları, kara araçları ve yeni nesil savaş uçakları dünyada birçok ülkede tanınırlık kazanırken, operasyonel başarılar ise NATO başta olmak üzere çeşitli kuruluş ve ülkelerden takdir topluyor.  

2024 itibarıyla Türk savunma sanayiinde yerlilik oranı yüzde 80’i geçerken, Türkiye’nin hedefi bu oranı yüzde 100’e çıkarmak ve teknoloji transferiyle tam bağımsız bir savunma sanayii yapısına kavuşmak. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, T625 GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, bundan sonra dışarıdan hazır alımlar yerine ülkenin ihtiyacı olan ürünleri yerli ve millî imkânlarla geliştirmeye, yerelden temin etmeye ağırlık verdiklerini belirterek, “Bunun müspet sonuçlarını da gördük ve görüyoruz. Uyguladığımız politikalarla yüzde 20’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı, bugün yüzde 80’leri aştı. Bini aşkın yerli savunma sanayi projesi ve 100 milyar dolarlık proje portföyü ile bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna geldik.” dedi. 

Bu güçlü ilerlemeyle Türkiye, uluslararası arenada savunma sanayi ihracatını artırarak, dost ve müttefik ülkelere stratejik destek sunuyor ve kendini güçlü bir savunma sanayii merkezi olarak konumlandırıyor. 

Türk savunma sanayisi

Türk savunma sanayisi tüm organlarıyla büyüyor 

Türkiye’nin savunma sanayii atılımında uluslararası ölçekte tanınan ‘büyük’ savunma şirketleri kadar küçük ve orta ölçekli firmaların da katkısı büyük önem taşıyor. Son yıllarda, KOBİ’lerin (Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmeler) yerli savunma projelerine dahil edilmesi, teknoloji üretim sürecinin hızlanmasını ve çeşitlenmesini sağladı. ASELSAN, TUSAŞ, BAYKAR ve ROKETSAN gibi uluslararası çapta ihracat başarısı gösteren şirketler tarafından yürütülen projelerde, yerel KOBİ’lerin tedarikçi olarak katılımı, yalnızca yerlilik oranını artırmakla kalmıyor; aynı zamanda özgün teknoloji geliştirme ve inovasyon kapasitelerini güçlendiriyor. 

Küçük firmalar, özellikle elektronik sistemler, yazılım, malzeme bilimi ve mekanik parça üretimi gibi özel alanlarda uzmanlaşarak, büyük projelerin parçalarını sağlamaktadır. Bu sayede, Türkiye’nin savunma sanayisi, yalnızca büyük firmalara bağımlı olmaktan çıkıp daha geniş bir ekosisteme yayılıyor. Küçük firmaların yenilikçi yaklaşımları, Ar-Ge maliyetlerini düşürürken, yeni teknolojilerin daha hızlı şekilde üretime geçmesine de olanak tanıyor. 

Savunma Sanayii Başkanlığı ve ilgili kurumlar, küçük firmaların projelere katılımını artırmak için birçok teşvik ve destek programı yürütüyor. Özellikle yerli teknolojiyi destekleyen bu yapılar sayesinde, birçok küçük firma ulusal ve uluslararası projelerde adını duyuruyor. Bu sayede, küçük işletmelerin bilgi birikimi ve mühendislik kapasiteleri artarken, savunma sanayii ihracatına da katkıda bulunuyor. Türkiye’nin savunma sanayiindeki bu genişleme, küçük firmaların sektöre entegrasyonuyla daha sağlam ve sürdürülebilir bir yapı oluşturarak, ülkeyi tam bağımsız bir savunma teknolojileri üreticisi konumuna taşıyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada Türk savunma sanayisinin geldiği noktayla ilgili şunları söyledi: “Savunma sanayimiz, 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor. İnsansız hava aracı pazarında, dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın da aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi.” 

Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde yürütülen projeler, ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN ve BAYKAR gibi yerli savunma şirketlerinin teknoloji üretiminde önemli bir ivme kazanmasını sağladı. Türkiye’nin SİHA’ları, kamikaze dronları, kara araçları ve yeni nesil savaş uçakları dünyada birçok ülkede tanınırlık kazanırken, operasyonel başarılar ise NATO başta olmak üzere çeşitli kuruluş ve ülkelerden takdir topluyor.    2024 itibarıyla Türk savunma sanayiinde yerlilik oranı yüzde 80’i geçerken, Türkiye’nin hedefi bu oranı yüzde 100’e çıkarmak ve teknoloji transferiyle tam bağımsız bir savunma sanayii yapısına kavuşmak.   Cumhurbaşkanı Erdoğan, T625 GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, bundan sonra dışarıdan hazır alımlar yerine ülkenin ihtiyacı olan ürünleri yerli ve millî imkânlarla geliştirmeye, yerelden temin etmeye ağırlık verdiklerini belirterek, “Bunun müspet sonuçlarını da gördük ve görüyoruz. Uyguladığımız politikalarla yüzde 20’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı, bugün yüzde 80’leri aştı. Bini aşkın yerli savunma sanayi projesi ve 100 milyar dolarlık proje portföyü ile bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna geldik.” dedi.   Bu güçlü ilerlemeyle Türkiye, uluslararası arenada savunma sanayi ihracatını artırarak, dost ve müttefik ülkelere stratejik destek sunuyor ve kendini güçlü bir savunma sanayii merkezi olarak konumlandırıyor.   Türk savunma sanayisi  Türk savunma sanayisi tüm organlarıyla büyüyor   Türkiye’nin savunma sanayii atılımında uluslararası ölçekte tanınan ‘büyük’ savunma şirketleri kadar küçük ve orta ölçekli firmaların da katkısı büyük önem taşıyor. Son yıllarda, KOBİ’lerin (Küçük ve Orta Büyüklükte İşletmeler) yerli savunma projelerine dahil edilmesi, teknoloji üretim sürecinin hızlanmasını ve çeşitlenmesini sağladı. ASELSAN, TUSAŞ, BAYKAR ve ROKETSAN gibi uluslararası çapta ihracat başarısı gösteren şirketler tarafından yürütülen projelerde, yerel KOBİ’lerin tedarikçi olarak katılımı, yalnızca yerlilik oranını artırmakla kalmıyor; aynı zamanda özgün teknoloji geliştirme ve inovasyon kapasitelerini güçlendiriyor.   Küçük firmalar, özellikle elektronik sistemler, yazılım, malzeme bilimi ve mekanik parça üretimi gibi özel alanlarda uzmanlaşarak, büyük projelerin parçalarını sağlamaktadır. Bu sayede, Türkiye’nin savunma sanayisi, yalnızca büyük firmalara bağımlı olmaktan çıkıp daha geniş bir ekosisteme yayılıyor. Küçük firmaların yenilikçi yaklaşımları, Ar-Ge maliyetlerini düşürürken, yeni teknolojilerin daha hızlı şekilde üretime geçmesine de olanak tanıyor.   Savunma Sanayii Başkanlığı ve ilgili kurumlar, küçük firmaların projelere katılımını artırmak için birçok teşvik ve destek programı yürütüyor. Özellikle yerli teknolojiyi destekleyen bu yapılar sayesinde, birçok küçük firma ulusal ve uluslararası projelerde adını duyuruyor. Bu sayede, küçük işletmelerin bilgi birikimi ve mühendislik kapasiteleri artarken, savunma sanayii ihracatına da katkıda bulunuyor. Türkiye’nin savunma sanayiindeki bu genişleme, küçük firmaların sektöre entegrasyonuyla daha sağlam ve sürdürülebilir bir yapı oluşturarak, ülkeyi tam bağımsız bir savunma teknolojileri üreticisi konumuna taşıyor.   Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada Türk savunma sanayisinin geldiği noktayla ilgili şunları söyledi “Savunma sanayimiz, 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor. İnsansız hava aracı pazarında, dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın da aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi.”     SAHA EXPO, Türk savunma sanayi firmalarına büyük fırsat sunuyor   Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul'un düzenlediği SAHA EXPO, 22-26 Ekim günleri arasında İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, 6 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının (SSB) destekleriyle düzenlenen fuara, 121 ülkeden 1478 firma katıldı.    Geçtiğimiz yıllarda düzenlenen fuarda olduğu gibi bu yıl da kurumlarşirketler arasında çok sayıda işbirliği anlaşması imzalandı. Etkinlikte, Türk savunma sanayisinin geliştirdiği yeni teknolojiler ilk kez sergilenirken, 6,2 milyar dolarlık 133 anlaşmaya imza atıldı.    SAHA EXPO 2024'te 4,3 milyar doları ihracat olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmalara imza atıldı.    Ayrıca SAHA EXPO, 100 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı.    SAHA Expo, Türk savunma sanayi şirketlerine çeşitli alanlarda önemli avantajlar sunarak sektörel açıdan gelişim ve işbirliği olanaklarını genişletiyor. Örneğin, fuarda stant açan bir şirketin tanınırlığı çok daha artabiliyor. Ulusal ve uluslararası düzeyde birçok farklı firma ile temas kurma fırsatı bulan şirketler, fuar boyunca diğer firmalara ve müşterilere kendini tanıtma, ürünlerini sergileme, işbirliği için anlaşma yapma fırsatı yakalıyor.    TARNAV, VANAV, BAZNA, ZİFİRİ… Dönmezoğlu Bilişim’e SAHA EXPO’da büyük ilgi!    22-26 Ekim tarihlerinde düzenlenen SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı, savunma ve havacılık sanayisinin önde gelen kamu kurumları, tedarikçiler, AR-GE merkezleri, üniversiteler, ana ve yan yüklenicileri bir araya getirdi.    Yerli ve milli yazılımlarıyla Türk savunma sanayisine önemli katkıda bulunan Dönmezoğlu Bilişim de fuarda yerini aldı ve stant alanı bir saniye bile boş kalmayan firmalardan biriydi.    SAHA EXPO’da ürün ve yazılımlarını tanıtan Dönmezoğlu Bilişim’in Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Soydan, Fokus+’a özel açıklamalarda bulundu.    Dönmezoğlu Bilişim, Hatay merkezli Dönmezoğlu Group’a ait bir firma. Gümrüklü antrepo, lojistik, inşaat, maden, tekstil, iç ve dış ticaret ve bilişim şirketlerini içeriyor. Dönmezoğlu Bilişim’in ofisi ise Ankara'da; hem merkez ofis hem Ar-Ge ofisi hem de teknopark ofisi başkentte yer alıyor.    Mustafa Soydan, TARNAV ve VANAV isimli iki yapay zeka yazılımlarının bulunduğunu ve fiziksel olarak ise iki ürünlerinin olduğunu belirtti.    “Bilişim ve savunma sanayi şirketimizde şu anda iki tane fiziksel ürünümüz, bir insan hava aracımız, bir de insansız kara aracımız var. Bununla beraber iki tane de yapay zeka yazılımımız bulunuyor. Bu yazılımlardan birisi VANAV; insansız hava araçlarının görüntü işleme ve yapay zekayla 3 boyutlu konum üretebilmesini sağlıyor. Şu anda HAVELSAN’ın BAHA araçlarına entegrasyon aşamasındayız. Aynı zamanda insansız kara araçları için TARNAV isminde çevresel algılama yazılımımız var. Bunu Tesla'nın yaptığı yazılıma benzetebilirsiniz. Çevresindeki ürünleri, cihazları anlayan bir ürün.    Onun dışında şu anda BAZNA dronumuz NATO envanterinde olup, Türkiye güvenlik güçlerince de kullanılmaktadır. Şu anda binden fazla teslimatımızı yapmış bulunmaktayız. Daha büyük versiyonlarında da Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Otonom saldırı, hedef takip, sürü uçuş gibi yeni özelliklerimizi en kısa sürede ürünümüze eklemeyi planlıyoruz.”   Türk savunma sanayisi  “Askerlerimizin talebi doğrultusunda geliştirildi”   Röportajın ilerleyen dakikalarında Dönmezoğlu Bilişim Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Soydan’a, geliştirmiş oldukları insansız kara aracı hakkında sorular sorduk. Soydan, kara aracının talep doğrultusunda geliştirildiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü   “Kara aracımız, yine askerlerimizin talebi doğrultusunda geliştirildi. Özellikle, Özel Kuvvetler’in briefleriyle geliştirdik. Daha çok kapalı alanlarda kullanılmak üzere tasarlandı, mağara ve tünel operasyonları için. 5 kilometre (km) haberleşme menziline sahip. Bir binanın birinci katından girip 12 katına kadar kesintisiz haberleşebiliyoruz. Operatör kontrolüyle 12 kata kadar götürebiliyoruz.    Hem dronumuzu hem insansız kara aracımızı operatör kumanda ederek kullanıyor. Dronumuzu FPV gözlükle anlık takip edebiliyoruz. Görüntüleri patlatma anına kadar SD karta kaydedebiliyoruz. Patlatmadan sonrası kamera patladığı için yok tabii ki.   İnsansız kararı aracından devam edelim. Daha önce prototipimiz sınır ötesinde denendi. Yaklaşık 1,5 ay kadar önce. Şu anda envantere girişi için sözleşme aşamasındayız.”   Aslında genel müdürümüzden bahsedebilirim. Dönmezoğlu Group’un neden bilişim, savunma sanayisine ait bir şirketi var Bizim genel müdürümüz Yasin Murat Kadıoğlu, ODTÜ elektrik mezunu, New York Üniversitesinde kablosuz haberleşme alanında yüksek lisansını birincilikle tamamlayıp, İngiltere'de Imperial College’de yapay zeka üzerine doktorasını tamamlamış. 2 yıl post-doc (doktora sonrası araştırma) yapmış, 2 yıl Amerika'da çalışmış, daha sonra Türkiye'ye döndüğünde kendi şirketini kurmuş. Yatırımcı görüşmesi sırasında Dönmezoğlu Group’la tanışmış. Kurdukları şirket üzerinden olmasa da Dönmezoğlu Group’un yönetim kurulu -o zamanki başkanımız Mehmet Dönmez şu anda belediye başkanı olduğu için görevinden ayrılmak zorunda kaldı- genel müdürümüze bir iş teklif ediyor. Bir şirket ortaklığı ve genel müdürlük pozisyonunu kabul ettiği takdirde savunma sanayinde beraber güzel işler yapabiliriz, yola çıkabiliriz dedikten sonra 3,5 yıl önce kurulmuş şu anda yaklaşık 40 çalışanı olan bir firmayız.   Mustafa Soydan, Dönmezoğlu Bilişim’e ilişkin, “Teknoloji şirketi olarak kurulmuş, aslında bizim özelleştiğimiz kısım, haberleşme ve yapay zeka yazılımları. Hem dronda hem de kara aracında bunun çıktılarını görebiliyorsunuz.” dedi.    Soydan, devamında şunları ekledi   “Dronumuz şu anda bizim bilgimiz dahilinde sınır bölgelerinde jammer etkisi altında uçabilen tek dron, başka dronlar varsa da bu bilgiye biz sahip değiliz.    Aynı zamanda kara araçlarında da 5-10 metre mağaraya girip görüntü ve ses alacak bir cihaza ihtiyaçların olduğunu söylüyorlar. Bu sebeple geliştiriliyor. Talep doğrultusunda geliştirilen bir cihaz. Şu anda yapılan testlerde 187 metrelik mağaranın başından girip sonundan çıkmış bulunmakta, yani isteklerin fazlasıyla üstünde bir platforma dönüştü diyebilirim.”   Mustafa Soydan, ihracat hedeflerine ilişkin sorumuza şöyle cevap vererek sözlerini noktaladı   “İhracat için Savunma Sanayi Başkanlığı bize çok yol gösterici olarak hareket ediyor diyebilirim. Bizi çok destekliyorlar. Milli Savunma Bakanlığı da aynı şekilde. Savunma sanayi ihracatına çok önem veriyorlar. Bu konuda önümüzü açmak için bize bilgilendirici çok fazla brifing de veriyorlar. Şu an da 20’den fazla ülkeyle görüşme aşamasındayız. İnşallah en kısa sürede ilk ihracatımızı da yapmayı planlıyoruz. Bununla alakalı olarak gerekli belge ve izinleri de aldık diyebilirim. Tabii ki de satışın olacağı kurum ya da ülkenin savunma bakanlığından onayı alınarak satışı gerçekleştiriliyor. Sözleşme aşamasına gelindiğinde izin başvurumuzu yapıp inşallah ilk ihracatımızı da yapmış olacağız.”

SAHA EXPO, Türk savunma sanayi firmalarına büyük fırsat sunuyor 

Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul'un düzenlediği SAHA EXPO, 22-26 Ekim günleri arasında İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, 6 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının (SSB) destekleriyle düzenlenen fuara, 121 ülkeden 1478 firma katıldı.  

Geçtiğimiz yıllarda düzenlenen fuarda olduğu gibi bu yıl da kurumlar/şirketler arasında çok sayıda işbirliği anlaşması imzalandı. Etkinlikte, Türk savunma sanayisinin geliştirdiği yeni teknolojiler ilk kez sergilenirken, 6,2 milyar dolarlık 133 anlaşmaya imza atıldı.  

SAHA EXPO 2024'te 4,3 milyar doları ihracat olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmalara imza atıldı.  

Ayrıca SAHA EXPO, 100 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı.  

SAHA Expo, Türk savunma sanayi şirketlerine çeşitli alanlarda önemli avantajlar sunarak sektörel açıdan gelişim ve işbirliği olanaklarını genişletiyor. Örneğin, fuarda stant açan bir şirketin tanınırlığı çok daha artabiliyor. Ulusal ve uluslararası düzeyde birçok farklı firma ile temas kurma fırsatı bulan şirketler, fuar boyunca diğer firmalara ve müşterilere kendini tanıtma, ürünlerini sergileme, işbirliği için anlaşma yapma fırsatı yakalıyor.  

TARNAV, VANAV, BAZNA, ZİFİRİ… Dönmezoğlu Bilişim’e SAHA EXPO’da büyük ilgi!  

22-26 Ekim tarihlerinde düzenlenen SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı, savunma ve havacılık sanayisinin önde gelen kamu kurumları, tedarikçiler, AR-GE merkezleri, üniversiteler, ana ve yan yüklenicileri bir araya getirdi.  

Yerli ve milli yazılımlarıyla Türk savunma sanayisine önemli katkıda bulunan Dönmezoğlu Bilişim de fuarda yerini aldı ve stant alanı bir saniye bile boş kalmayan firmalardan biriydi.  

SAHA EXPO’da ürün ve yazılımlarını tanıtan Dönmezoğlu Bilişim’in Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Soydan, Fokus+’a özel açıklamalarda bulundu.  

Dönmezoğlu Bilişim, Hatay merkezli Dönmezoğlu Group’a ait bir firma. Gümrüklü antrepo, lojistik, inşaat, maden, tekstil, iç ve dış ticaret ve bilişim şirketlerini içeriyor. Dönmezoğlu Bilişim’in ofisi ise Ankara'da; hem merkez ofis hem Ar-Ge ofisi hem de teknopark ofisi başkentte yer alıyor.  

Mustafa Soydan, TARNAV ve VANAV isimli iki yapay zeka yazılımlarının bulunduğunu ve fiziksel olarak ise iki ürünlerinin olduğunu belirtti.  

“Bilişim ve savunma sanayi şirketimizde şu anda iki tane fiziksel ürünümüz, bir insansız hava aracımız, bir de insansız kara aracımız var. Bununla beraber iki tane de yapay zeka yazılımımız bulunuyor. Bu yazılımlardan birisi VANAV; insansız hava araçlarının görüntü işleme ve yapay zekayla 3 boyutlu konum üretebilmesini sağlıyor. Şu anda HAVELSAN’ın BAHA araçlarına entegrasyon aşamasındayız. Aynı zamanda insansız kara araçları için TARNAV isminde çevresel algılama yazılımımız var. Bunu Tesla'nın yaptığı yazılıma benzetebilirsiniz. Çevresindeki ürünleri, cihazları anlayan bir ürün.  

Onun dışında şu anda BAZNA dronumuz NATO envanterinde olup, Türkiye güvenlik güçlerince de kullanılmaktadır. Şu anda binden fazla teslimatımızı yapmış bulunmaktayız. Daha büyük versiyonlarında da Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Otonom saldırı, hedef takip, sürü uçuş gibi yeni özelliklerimizi en kısa sürede ürünümüze eklemeyi planlıyoruz.” 

Türk savunma sanayisi

“Askerlerimizin talebi doğrultusunda geliştirildi” 

Röportajın ilerleyen dakikalarında Dönmezoğlu Bilişim Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Soydan’a, geliştirmiş oldukları insansız kara aracı hakkında sorular sorduk. Soydan, kara aracının talep doğrultusunda geliştirildiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: 

“Kara aracımız, yine askerlerimizin talebi doğrultusunda geliştirildi. Daha çok kapalı alanlarda kullanılmak üzere tasarlandı, mağara ve tünel operasyonları için. 5 kilometre (km) haberleşme menziline sahip. Bir binanın birinci katından girip 12 katına kadar kesintisiz haberleşebiliyoruz. Operatör kontrolüyle 12 kata kadar götürebiliyoruz.  

Hem dronumuzu hem insansız kara aracımızı operatör kumanda ederek kullanıyor. Dronumuzu FPV gözlükle anlık takip edebiliyoruz. Görüntüleri patlatma anına kadar SD karta kaydedebiliyoruz. Patlatmadan sonrası kamera patladığı için yok tabii ki. 

İnsansız kararı aracından devam edelim. Daha önce prototipimiz sınır ötesinde denendi. Yaklaşık 1,5 ay kadar önce. Şu anda envantere girişi için sözleşme aşamasındayız.” 

Aslında genel müdürümüzden bahsedebilirim. Dönmezoğlu Group’un neden bilişim, savunma sanayisine ait bir şirketi var? Bizim genel müdürümüz Dr. Yasin Murat Kadıoğlu, ODTÜ elektrik elektronik mühendisliği mezunu. New York Üniversitesinde kablosuz haberleşme alanında yüksek lisansını birincilikle tamamlayıp, İngiltere'de Imperial College’de yapay zeka üzerine doktorasını tamamlamış. Bir süre post-doc’a devam edip daha sonra Amerika’da yaklaşık 2 yıl çalışmış. Daha sonra Türkiye'ye döndüğünde kendi şirketini kurmuş. Yatırımcı görüşmesi sırasında Dönmezoğlu Group’la tanışmış. Kurdukları şirket üzerinden olmasa da Dönmezoğlu Group’un yönetim kurulu -o zamanki başkanımız Mehmet Dönmez şu anda belediye başkanı olduğu için görevinden ayrılmak zorunda kaldı- genel müdürümüze bir iş teklif ediyor. Bir şirket ortaklığı ve genel müdürlük pozisyonunu kabul ettiği takdirde savunma sanayinde beraber güzel işler yapabiliriz, yola çıkabiliriz dedikten sonra 3,5 yıl önce kurulmuş şu anda yaklaşık 40 çalışanı olan bir firmayız.

Mustafa Soydan, Dönmezoğlu Bilişim’e ilişkin, “Teknoloji şirketi olarak kurulmuş, aslında bizim özelleştiğimiz kısım, haberleşme ve yapay zeka yazılımları. Hem dronda hem de kara aracında bunun çıktılarını görebiliyorsunuz.” dedi.  

Soydan, devamında şunları ekledi: 

“Dronumuz şu anda bizim bilgimiz dahilinde sınır bölgelerinde jammer etkisi altında uçabilen tek dron, başka dronlar varsa da bu bilgiye biz sahip değiliz.  

Aynı zamanda kara araçlarında da 5-10 metre mağaraya girip görüntü ve ses alacak bir cihaza ihtiyaçların olduğunu söylüyorlar. Bu sebeple geliştiriliyor. Talep doğrultusunda geliştirilen bir cihaz. Şu anda yapılan testlerde 187 metrelik mağaranın başından girip sonundan çıkmış bulunmakta, yani isteklerin fazlasıyla üstünde bir platforma dönüştü diyebilirim.” 

Mustafa Soydan, ihracat hedeflerine ilişkin sorumuza şöyle cevap vererek sözlerini noktaladı: 

“İhracat için Savunma Sanayi Başkanlığı bize çok yol gösterici olarak hareket ediyor diyebilirim. Bizi çok destekliyorlar. Milli Savunma Bakanlığı da aynı şekilde. Savunma sanayi ihracatına çok önem veriyorlar. Bu konuda önümüzü açmak için bize bilgilendirici çok fazla brifing de veriyorlar. Şu an da 20’den fazla ülkeyle görüşme aşamasındayız. İnşallah en kısa sürede ilk ihracatımızı da yapmayı planlıyoruz. Bununla alakalı olarak gerekli belge ve izinleri de aldık diyebilirim. Tabii ki de satışın olacağı kurum ya da ülkenin savunma bakanlığından onayı alınarak satışı gerçekleştiriliyor. Sözleşme aşamasına gelindiğinde izin başvurumuzu yapıp inşallah ilk ihracatımızı da yapmış olacağız.”