Teknoloji Dünyasının Altın Çağı

Yapay zeka, kuantum hesaplama ve yeşil teknolojiler, bilim ve teknoloji dünyasında devrim yaratmaya devam ediyor. Peki bu gelişmeler, günlük hayatımızı ve iş dünyasını nasıl şekillendirecek?
Hilal Bardakcı
Teknoloji Dünyasının Altın Çağı
29 Kasım 2024

Teknoloji dünyası, her geçen gün yeni bir devrimle karşımıza çıkıyor. Yapay zekanın yazılımdan sanata kadar uzanan etkisi, kuantum hesaplamanın çözmekte olduğu karmaşık problemler ve sürdürülebilir enerji teknolojilerinin çevresel etkileri azaltma potansiyeli, bu çağın en önemli başlıkları arasında. Bu gelişmeler sadece teknoloji devlerinin rekabetini değil, aynı zamanda bireylerin yaşam tarzlarını ve iş dünyasının geleceğini de yeniden tanımlıyor.  

Son yıllar, teknolojinin hızla geliştiği ve yaşamın her alanını dönüştürdüğü, teknoloji açısından adeta “altın çağ”ın yaşandığı bir dönem oldu. Yapay zekadan uzay teknolojilerine, sağlık devrimlerinden metaverse projelerine kadar birçok yenilik dünya gündemini belirledi. Örneğin, kripto paraların yaygınlaşması ve NFT'lerin yükselişi, dijital mülkiyet kavramını yeniden tanımladı. Merkeziyetsiz finans (DeFi) projeleri, geleneksel bankacılığın sınırlarını zorladı. Dijital sanat ve koleksiyonlar, yeni bir yatırım aracı olarak hızla popülerleşti. 

2021'den itibaren, yapay zeka tabanlı teknolojiler hem bireysel hem de endüstriyel kullanımda büyük bir sıçrama yaptı. OpenAI tarafından geliştirilen GPT-3 ve GPT-4 modelleri, insan benzeri metin üretme yetenekleriyle pek çok alanda yeni imkanlar sunmaya başladı. Aynı zamanda, görüntü oluşturma alanında devrim yaratan DALL-E gibi yapay zeka araçları, tasarım ve sanat dünyasını yeniden şekillendirdi. 

Facebook’un Meta adıyla yeniden markalaşması, metaverse kavramını dünya gündemine taşıdı. Sanal ve artırılmış gerçeklik cihazları, fiziksel dünyayı dijital deneyimlerle birleştirerek eğlence, iş ve eğitim alanlarında yenilikçi çözümler sundu. 

Boston Dynamics'in Spot ve Atlas robotları, endüstriyel ve günlük yaşam uygulamalarında kullanılmaya başlandı. Otonom araçlar, Tesla ve Waymo gibi şirketlerin liderliğinde gelişimini sürdürdü ve ulaşımda yeni bir çağ başlattı. 

Son yıllarda gerçekleşen bu teknolojik gelişmeler, sadece teknoloji dünyasını değil, toplumu ve küresel ekonomiyi de kökten dönüştürdü. Gelecek yıllarda bu yeniliklerin etkileri daha da derinleşecek gibi görünüyor. 

Robotlar ve insanlar  

Öte yandan, tüm bunlar hayatımızı hızla değiştirirken zaten uzun yıllardır var olan “robotlar insanların yerini alacak mı?” sorusu daha da şiddetli şekilde tartışılır oldu.  

Peki, robotların hayatımızın bir parçası haline gelmeye başlaması, yapay zeka araçlarının insanların yaptığı birçok görevi yerine getirmesi, otonom sistemlerin gün geçtikçe gelişmesi, yeni finansal sistemler dünyamızı nasıl şekillendirecek? 

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi, yeni medya ve bilişim uzmanı Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, teknoloji dünyasındaki trend yeniliklerin yaşamımız üzerindeki etkilerini Fokus+’a anlattı. 

Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal

“Gerçek ve sanal yaşamın mozaikleştiği bir dünyadayız”

Bundan sadece 2-3 yıl önce gazete manşetleri, teknolojinin bize yeni bir dünya sunacağı iddiasındaydı. Blockchain gibi, kripto paralar gibi artık merkezi olmayan bir dünyada yaşayacağımız düşüncesi hakimdi. Ancak bugün baktığımızda metaverse’den arsa alanlar zarar etti, NFT’ler de keza öyle. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bir de bu teknolojiler popülaritesini yitirdi. Hatta kripto paralar konusunda da insanlar daha temkinli davranıyor. Bu durum, teknoloji dünyası için bize neyi gösteriyor?  

Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal: 

“Teknoloji amaç yönelimli kullanılırsa avantajlar sağlayabileceği gibi, bilinçsiz kullanıldığında zararlı sonuçlara uğratabiliyor. Metaverse denildiğinde, teknolojiler ekosistemi olduğu ve içinde barındırdığı karma teknolojilerin alışılagelmiş teknolojilerden farklı olarak gerçek yaşamı sanal evrene taşıyacağı fikri ve hatta avatar ya da sanal ikizlerle insanın simülatif bir nesneye dönüşerek fiziksel olarak yer değiştirmeden dünyayı dolaşacağı ve günlük yaşam aktivitelerini burada gerçekleştireceği yani mozaik bir evrenin varlığı söz konusu oldu. Dolayısıyla, merkeziyetsiz mimariler olarak adlandırdığımız metaverse gibi yapılar blockchain (blokzincir) teknolojisini gündeme getirdi.” 

Tam bu noktada Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, blokzincir teknolojisinden bahsederek metaverse’ün hızlı popülaritesinin yol açtığı sorunları ele aldı. Doç. Dr. Ünal, “Blokzincir teknolojisiyle gerçekleştiği anlaşılan merkeziyetsiz dünya insanların ilgisini ziyadesiyle çekti. Gündem haberciliği ve pek çok alternatif medya sayesinde oldukça yer bulan metaverse ve sanal dünyada arsa satın alma konusu insanlar tarafından tam anlaşılmadan alıcılarını buldu. Kişiler resmen can havliyle fiziki dünyada yer kapar gibi sanal dünyada arsa satın almaya yöneldi. Sanal dünyadaki söz konusu alım-satım işlemi, bir çeşit yatırım olarak ele alındığından, kar-zarar dengesinin hesaplanması gerekliliğini bir kere daha gözler önüne serdi. Nasıl ki gerçek yaşamda kar-zarar hesaplaması yapılıyorsa ve gerekli durumlarda bir danışmana soruluyorsa, sanal dünyada da söz konusu davranışların gerçekleşmesi beklenir. Zira gerçek ve sanal yaşamın mozaikleştiği bir dünyada yaşadığımız aşikar! Ve yine kapının bilinçli kullanıma açıldığını görüyoruz.”  

“Teknoloji dünyasında da gerçek yaşamda olduğu gibi trendler vardır.” diyen Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, teknoloji dünyası özelinde yenilikçilik kavramını şöyle tanımlıyor: 

“Kişiler ya da kurumlar yenilikçi bakış açılarını bünyesine katarak küresel dünyada sürdürülebilirlik sağlamayı hedeflerler. Gelişmenin ön koşullarından biri de bu trendleri yakalamak ve ayak uydurmak ile ilgilidir. Her ne kadar halk dilinde popülarite desek de aslında teknolojinin gelişen yönünü yani novelty (yenilikçilik) özelliğini kastediyoruz ve her geçen gün yeni kavramlar ve tartışmalara şahit oluyoruz. Bunun doğal bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Bilişim sistemlerinde, yenilikçilik bilgi keşif işlemlerinde önemli bir kavramdır ve bir desenin veya bulgunun yenilikçi olarak kabul edilmesi, daha önce keşfedilmemiş, bilinmeyen veya beklenmedik olması anlamına gelir. Metaverse kavramı olsun NFT ya da blockchain kavramları olsun, novelty yani yenilikçilik sürecine ziyadesiyle eşlik etmiştir. Yarın da başka kavramlar trend olacaktır. Küresel dünyada rekabet, değerli bilgilerin keşfi, bilimsel keşifler için bilişim sistemlerinde trendleri yakalamak olmazsa olmazdır.” 


“10 yıl sonra robotlar günlük hayatımızın bir parçası olacak” 

Tesla’nın insansı robotu Optimus son güncellemeyle birlikte taş – kağıt – makas oynayabiliyor, el sallayabiliyor ve küçük çantaları tutabiliyor. Bu, Optimus’un el – kol kaslarında büyük bir iyileşme yapıldığını gösteriyor. Siz, insansı robotların geleceğini nasıl görüyorsunuz? 10 yıl sonraya dair tahminleriniz var mı?   

Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal: 

“Robot teknolojilerinin gelişimi, iş gücü ve yaşam kalitemizi olumlu yönde etkileyebilecek potansiyele sahip. Tesla’nın Optimus robotu hakkındaki son gelişmeler oldukça heyecan verici ve geleceği umut vadediyor. 10 yıl sonra, insansı robotların daha fazla entegre olacağı ve günlük hayatımızın bir parçası haline geleceğini tahmin etmek mümkün. Aynı zamanda, etik ve güvenlik konuları önemli bir rol oynayacaktır. 10 yıl sonraki tahminler; (1) gelişmiş iletişim, (2) daha yüksek özgürlük, (3) geniş kullanım alanı, (4) daha iyi hafıza ve öğrenme kapasiteleri, (5) güvenlik ve güvenilirlik olarak sıralanabilir.  

Tesla'nın Optimus isimli robotu kıyafet katlıyor

İnsansı robotlar, özelliklerinden dolayı otonom robot kavramını işaret ediyor. Otonom robotlar, çevrelerindeki bilgileri algılayarak, kendi başlarına karar alabilen ve kararları uygulayabilen robotlardır. Böylece, insan müdahalesine gerek kalmadan çeşitli görevleri yerine getirebildiklerinden insansı robot kavramına eş değer kullanılabilirler. Karar alabilirler, planlayabilirler, sensörleri aracılığıyla algılama/ algılayıcı özellikleri ile çevrelerindekini görme, işitme, dokunma gibi duyusal bilgileri toplayabilirler. Hareket ve kontrol yeteneklerine sahiptirler ki burada çekirdek özellik öğrenme yetenekleridir, diyebiliriz. Verimliliği arttırma, maliyetleri düşürme ve güvenliği iyileştirme potansiyeline sahip olması gelecekte daha çok yer bulacaklarını gösteriyor. Karşılaşabileceğimiz örnekler; kendi başına sürüş yapabilen arabalar, kamyonlar, hizmet robotları olarak adlandırılan ve restoranlarda veya otellerde hizmet sunan robotlar, endüstriyel robotlar, ev robotları yani akıllı süpürgelerden ev güvenlik sistemine kadar çok sayıda örnek sıralanabilir. İnsansı görünüme sahip olan, eğitim-öğretim faaliyetlerinde, ev işlerinde ya da hasta bakımında kullanılabilen robot örnekleri de mevcut.” 


“Yapay zeka birçok sektörde devrim yaratacak” 

Yapay zeka ve makine öğreniminin gelişimi hangi endüstrileri en çok etkiliyor? Bu alandaki trendler neler? Geleceğe yönelik olarak siz yapay zekanın ilerleyişini nasıl görüyorsunuz?  

Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal: 

“Yapay zeka (YZ) ve makine öğrenimi teknolojileri birçok sektörde büyük etkiler yaratıyor. Özellikle sağlık ve tıp alanında büyük etkileri sıralanabilir; hastalık teşhisi, tedavi önerileri ve hasta takibi alanlarında kullanılıyor. Örneğin, radyoloji görüntüleri analiz eden yapay zeka sistemleri kanser teşhisi konusunda yardımcı olabiliyor. Buradaki ana nokta tahminleme (predictive) yapabilme yeteneği. Var olan verilerden ileri düzey analizler, uygun analitikler kullanıldığında sağlık alanında önemli sonuçlar elde edilebiliyor. 

Diğer etki alanları finans, e-ticaret, siber güvenlik, otomotiv, eğitim gibi alanlardır. Bu teknolojilerin gelecekteki potansiyeli oldukça geniş ve birçok sektörde devrim yaratacak niteliktedir. Örneğin, finans alanında yapay zeka, risk yönetimi, tahmin analizi ve dolandırıcılık tespiti gibi alanlarda kullanılabiliyor. Yine siber suçlar konusunda, siber saldırıları tespit etme ve savunmada kullanılabiliyor. Otomotiv sektöründe, otonom araçlar ve sürüş analizinde; eğitimde, öğrenci performansını izlemek ve özelleştirilmiş öğrenme materyalleri sunmak için kullanılıyor.” 

Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, sözlerinin devamında ise yapay zeka teknolojisindeki son trendlerden bahsetti:  

“Yapay zeka ve makine öğrenimi alanlarında birçok trend mevcut. Güncel olarak bazı trendleri sıralayacak olursak; (1) Üretken Yapay Zeka (Generative AI), (2) Multimodal Yapay Zeka, (3) Model Optimizasyonu, (4) Siber Güvenlik ve Yapay Zeka, (5) Otonom Araçlar ve Otomotiv Teknolojileri, (6) Yapay Zeka ve Etik diyebiliriz. 

Üretken yapay zeka, dil modelleri ve sanat eserlerinin oluşturulması gibi alanlarda büyük ilerlemeler sağladı. Multimodal yani çok anlamlı yapay zeka türleri, (görüntü, ses) işleyerek daha geniş perspektifler sunuyor. Model optimizasyonu, daha az hesaplama gücü ve enerji ile daha etkili modeller geliştirmeyi amaçlıyor. Yapay zekanın etik ve güvenli kullanımı konusunda artan endişeden dolayı yeni düzenlemeler ve politikalar gelişiyor. Siber saldırıların tespiti ve önleminde kullanılan yapay zeka teknolojileri, günümüzde yeni bir trend olarak Cyber Crime (Siber Suçlar) konusunu gündeme getiriyor. Yeni araçların geliştirilmesi ve sürüş analizi de otomotiv sektöründe yapay zeka kullanımının önemli bir sonucu ve yeni trend olarak karşımıza çıkıyor. 

Gelişmiş makine öğrenimi modelleri, örneğin derin öğrenme ve üretken yapay zeka teknolojilerinin gelişmesiyle daha karmaşık ve insan benzeri görevleri yerine getirebilen yapay zekalar göreceğiz. Yapay zeka teknolojisinin geleceği oldukça parlak ve umut verici.”