İsrail'in Mart Ayındaki Suriye Saldırıları: Hedefler ve Etkiler


İsrail’in geçtiğimiz ay Suriye’de kaydedilen hava saldırıları 80’e ulaştı. Bu saldırılarda, Suriye’nin beş bölgesindeki çeşitli askeri tesisler hedef alındı.
Eldeki veriler, mart ayında saldırılarda önemli bir artış olduğunu, özellikle Humus ve Şam kırsalında tek bir günde çok sayıda yoğun saldırılar gerçekleştirildiğini gösteriyor.
Aynı gün içerisinde yoğun bir şekilde tekrarlanan saldırılar, İsrail’in Suriye’nin askeri kapasitesini zayıflatmayı ve askeri güçlerin stratejik noktalara kaydırılmasını engellemeyi amaçlayan stratejisine işaret ediyor.
Saldırı verilerine ilişkin rakamlar, saldırıların üçte ikisinden fazlası (%68,5) ile Humus’un en önemli hedef olduğunu, özellikle T4 Hava Üssü (Tiyas) ve Palmira Havaalanı’na yönelik saldırıların, Suriye içindeki hava altyapısı ve lojistik desteğini aksatma niyetini açıkça ortaya koyuyor.
İkinci sırada ise %13,75 ile Şam kırsalı yer alıyor. Bu rakam, 68. ve 90. tugaylar gibi askeri birliklerin burada bulunması göz önüne alındığında yüksek bir rakam olarak kabul edilebilir.
Diğer yandan saldırıların yüzde 11,25’i Dera’yı hedef alırken, Lazkiye ve Tartus’taki saldırılar sınırlıydı ve çoğunlukla savunma tesislerine ile depolara yönelikti.
Söz konusu hava saldırılarının ayrıntılı tablosu şöyle:

İsrail’in mart ayında düzenlediği saldırıların (toplam saldırıların 55’i yani %73’ü) başlıca hedefleri havaalanları ve hava üsleri oldu.
Bu hedefler de İsrail’in hava altyapısını felç etme ve Suriye Hava Kuvvetleri’nin yeniden inşasına yönelik her türlü girişimi engelleme yönündeki açık isteği yansıtıyor.
Söz konusu saldırılarda hedef alınan en önemli noktalar T4 (Tiyas) Hava Üssü ve Palmira Askeri Havaalanı oldu.
Bu havaalanlarının her biri dört günden kısa bir süre içinde üst üste iki kez hedef alınarak, tam bir yıkım sağlamak için çifte saldırı politikasının benimsendiğini gösterdi.
İkinci sırada ise, toplam hava saldırılarının %24'ünü temsil eden 18 saldırıyla tugay ve askeri alay karargahları yer aldı.
Şam kırsalı ve Dera’da yoğunlaşan bu hava saldırıları, Han Şeyh kasabası yakınlarındaki 68. Tugay, Kum’daki 90. Tugay, Dera kentindeki 132. Tugay ve İzra’daki 12. Zırhlı Tugay gibi büyük birlikleri hedef aldı.
Bu da İsrail’in hava savunmasını etkisiz hale getirmeye ve etkili kara birliklerinin yeniden inşasını engellemeye çalıştığını gözler önüne seriyor. Hava savunma tesisleri ve radar sistemleri ise Tartus, Şam havaalanı çevresi, Zakiya ve Haycana’da de dahil olmak üzere 5 kez (%6,6) hedef alındı. Qardaha’daki askeri depolara da sadece bir saldırı (%1,3) düzenlendi.

Bu veriler, hedef planlarındaki bir değişikliği ve Suriye ordusunun egemen yapısına odaklanıldığını gösteriyor.
Bunların yanı sıra Şam kırsalındaki Dumar el-Balad'da bulunan İslami Cihad Hareketi’nin karargahına yönelik tek bir saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırı hedefli bir suikast girişimi olarak sınıflandırıldı ve muhtemelen İsrail’in İran’la bağlantılı Filistinli örgütlere yönelik caydırıcı bir mesajıydı. Bu sınıflandırma, saldırıların çoğunun hava kabiliyetlerini bozmaya odaklandığını (yüzde 73), kara birlikleri ve hava savunmasının tamamlayıcı hedefler olmaya devam ettiğini, depolara yönelik saldırıların ve suikastların azaldığını ortaya koyuyor.
Dera kırsalındaki Kuya olayları ve Suriye’nin güneyindeki insan kayıpları
Öte yandan, Dera’nın batı kırsalındaki Kuya kasabası, mart ayında en kanlı olaylardan birine tanıklık etti. İsrail özel kuvvetlerinin sınır kasabasına kara harekâtı düzenlemeye kalkışması üzerine, kasaba sakinleri ani bir tepkiyle bireysel silahlarıyla karşı koymaya başladı. Çatışmalar İsrail’in hava ve topçu bombardımanına dönüşerek, yüzlerce ailenin geçici olarak yerlerinden edilmesine neden oldu. Operasyon, İsrail güçlerinin çekilmesiyle sona erdi. Buna özellikle kent sakinlerinin, İsrail’in kasabada IŞİD hücrelerinin varlığına ilişkin söylemini yalanlamasının ardından, yerel ve bölgesel olarak büyük bir öfke dalgası eşlik etti.
Saldırılarda can kayıpları bakımından en çok etkilenen yer Kuya oldu. En az altı sivil öldü, aralarında kadınlar ve çocukların da bulunduğu onlarca kişi yaralandı. 17 Mart’ta Dera ve İzra kentlerinde ise 3 ölüm ve 22 yaralı kaydedilirken, Dera diğer bölgelere kıyasla en fazla ölüm yaşanan valilik oldu. Humus ve Lazkiye’deki saldırılarda ise can kaybı yaşanmazken, Şam kırsalındaki İslami Cihat karargahına düzenlenen saldırıda sadece bir kişi hayatını kaybetti.
Sonuç
İsrail’in mart ayındaki saldırılarının coğrafi dağılımı, özellikle T4 Hava Üssü ve Palmira Havaalanı’na yoğun bir şekilde odaklanılarak, Humus Valiliği’nin başlıca hedef noktası olduğunu ortaya koydu. Bu durum, bu iki hayati noktayı sekteye uğratma ve oradaki operasyonel veya lojistik kapasiteyi felç etme yönündeki açık bir niyeti yansıtıyor. Şam kırsalındaki saldırılar ise, askeri tugay karargahlarının yanı sıra radar ve hava savunma tesislerine kadar büyük çeşitlilik gösterdi. Bu da özellikle erken uyarı sistemleri ve yeni ordunun organizasyon yapısı açısından başkent Şam ve çevresindeki askeri kabiliyetleri zayıflatmaya yönelik sistematik bir girişime işaret ediyor. Dera’da saldırıların geleneksel seyrini sürdürmesi, kara tugaylarına ve radar noktalarına odaklanılması da, İsrail’in Suriye’nin güneyinin istikrarı konusundaki şüphelerinin devam ettiğini gösteriyor. Kıyı şeridini sınırlı bir şekilde hedef almış olmalarına rağmen, Qardaha ve Tartus’a yönelik saldırıların sembolik ve önleyici nitelikte olduğu, kıyı şeridi üzerinde İsrail hava hakimiyetinin sağlanması ve bu hassas bölgede istenmeyen askeri faaliyetlerin önlenmesi amacıyla caydırıcı bir mesaj verildiği görülüyor.
Harmoon Center for Contemporary Studies